Seyyar satıcı Muhammed Bouazizi’nin kendisini ateşe vererek intihar etmesinin ve Tunus emekçi halkının diktatörlük rejimine karşı biriken öfkesinin kitlesel devrimci bir ayaklanmayı tetiklemesinin üzerinden 10 yıl geçti.
Tunus’un rejim tarafından sosyal ve ekonomik anlamda en yoksun bırakılan Orta-Batı bölgesinin Sidi Bouzid kentinde iş ve ekmek talepleriyle başlayan isyan, hızlı bir şekilde tüm ülkeye yayılmıştı. Rejimin ve kolluk güçlerinin kitle seferberliğini bastırmak için göz yaşartıcı gaz, plastik ve gerçek mermilerle uyguladığı şiddet, Tunuslu emekçilerin isyanını yıldırmak yerine ona rejim karşıtı bir karakter kazandırmış, devrimi savunma ve koordinasyon komitelerinin oluşturulmasıyla seferberliği daha örgütlü ve daha kitlesel bir hale getirmişti.
Ülkede 23 yıllık Bin Ali diktatörlüğünü deviren, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da diktatörlük rejimlerine ve kapitalist sömürü politikalarına karşı kitlesel ayaklanmaların önünü açan Tunus devrimci sürecinden çıkartmamız gereken dersleri, ileriliklerini ve zayıflıklarını daha önce bu sayfalarda defalarca işledik ve işlemeye devam edeceğiz. Yine aynı şekilde, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da 2010 yılında açılan devrimci sürecin yaşadığı önemli dönemeçlerin analizini de sayfalarımızda yaptık ve yapmaya devam edeceğiz.
Kısaca şunu belirtmek gerekir ki; 2010 yılında bölgede başlayan devrimci süreç, Suriye’de emekçi halkın mücadelesi, karşıdevrimci Esad rejiminin, emperyalizmin, bölge ülkelerinin ve radikal İslamcıların yoğun çabasıyla yenilgiye uğratılsa da, yine Mısır’da Sisi’nin kanlı askeri darbesi sonrası emekçi halkın mücadelesinde ciddi bir geri çekiliş yaşansa da Kuzey Afrika ve Ortadoğu halkları nihai bir yenilgi almış değil. 2019 yılında Cezayir, Sudan, Irak, Lübnan ve İran’da yaşanan seferberlikler, bölge halklarının kapitalist kemer sıkma politikalarını kabul etmediğini, mezhepçi ve yolsuzluğa bulaşmış diktatörlük rejimlerinden kopuş uğruna mücadelelerini sürdürdüklerini kanıtlıyor.
Tüm bu süreci başlatan Tunus devriminin 10. yıldönümünü selamlarken, Cezayir’de 2019 yılındaki seferberlikler sırasında yapılan bir duvar yazısına göndermede bulunalım: “Devrimler; bir yanda onları yapanlar var, bir yanda da onlardan istifade etmeye çalışanlar!”
Bu vesileyle, bölgede 10 yılın ardından halen en temel görevin, yani bir iktidar alternatifinin yaratılması ve devrimci bir önderliğin inşası görevinin güncelliğini koruduğunu belirtmeliyiz. Devrimci enternasyonalistler, “devrimi yapanlarla” ve onların yarattığı ya da yaratacağı yerel ya da bölgesel öz yönetim organlarıyla birlikte, kapitalizmden ve mevcut rejimlerden kopuş doğrultusunda bir alternatifi inşa etmek zorunda.
Yorumlar kapalıdır.