İşsizlik Fonu’nu işçiler yönetmeli!
İşsizlik Sigortası Fonu 2000 yılında hayata geçti. Geride kalan 19 yıl içinde fonda biriken para 131 milyar liraya ulaştı. Fon şu an sona erdirilse ve biriken para yıllardır maaşlarından bu fon için kesinti yapılan yaklaşık 15 milyon işçiye dağıtılsa kişi başına yaklaşık 30 bin lira düşüyor. Ne kadar büyük bir para biriktiğini böyle düşünelim!
İşsizlik Fonu’nu sadece işçiler kullanmalı!
Bununla birlikte, işçilerin işsizlik fonu patronlara bedava kaynak ve iktidarın beceriksiz ve yağmacı politikalarının yarattığı kamu maliyesine yama olarak kullanılıyor. Bu nedenle fon, son dönemde sürekli zarar ediyor. Tekrar edelim! Bu zararın nedeni kriz nedeniyle ortaya çıkan yığınsal işsizliğe çare bulmak için, fonun işsizler için yoğun bir şekilde kullanılması değil. Tersine, adı işsizlik fonu ama fonu daha çok patronlar kullanıyor. Ayrıca fon bütçe açıkları için ucuz kaynak işlevi görüyor.
Fon, amacı dışında birçok alanda kullanılıyor ve fondan işsizler yeterince yararlanamıyor. Fonun işsizlik ödeneği dışında kullanım oranı yüzde 71’e ulaşmış durumda. Son verilere göre ödenek için başvuran her on işsizden sadece altısının başvurusu kabul edildi. Her on işçiden dördünün ise işsiz olmasına rağmen başvurusu çeşitli gerekçelerle kabul edilmedi. Bu kabul etmeme gerekçelerinin önde gelen nedenleri, ödeneğe hak kazanabilmek için gerekli çalışma ve prim süresini tamamlamamış olmak.
İşsizlik Fonu’ndan engelsiz olarak tüm işçiler yararlanmalı!
İşsizlik maaşı alabilmek için son üç yılda toplam en az 600 gün prim ödemiş olmak ve son 120 günde prim boşluğu olmaması gerekiyor. Bu durumda dahi maaş ancak 6-10 ay arası ödeniyor. Süre dolduğunda kişi iş bulamamış olsa da işsizlik maaşı kesiliyor. İşsizlik ödeneği alabilmek için aynı zamanda “isteği dışında” bir nedenle işten çıkarılmış olmak gerekiyor.
Lakin tablo yine de bundan daha kötü! SGK’nin son açıkladığı verilere göre Temmuz 2019 itibariyle İşsizlik Fonu’ndan sadece 657 bin işsiz yararlanabiliyor. Oysa Fonu yöneten İşkur’un kendi kayıtlarına göre dahi dört milyonun üzerinde işsiz var. Bu rakamlara göre her on işsizden ancak dördü fondan yararlanabilmekte.
Kısacası neresinden bakarsak bakalım resmi rakamlara göre dahi işsizlerin yüzde 85’i fondan yararlanamıyor. Bunun üzerine bir de her üç kişiden birinin, zaten kayıtdışı çalıştığı için fondan hiçbir şart altında yararlanamadığını ve resmi rakamlara göre dahi hiçbir sosyal güvencesi olmayan on bir milyon kişi bulunduğunu ekleyelim. Tablonun ne derece vahim olduğu ortada!
İşsizlik Fonu’ndan, işten atılarak işsiz kalmanın dışında Kısa Çalışma Ödeneği altında da bir ödeme yapılıyor. İşyerlerinin kısaca işçisine maaş veremez duruma düşmesi sonucu işçilere üç aylık ücretleri Ücret Garanti Fonu’ndan ödeniyor. Son bir yılda bu şekilde yüz bine yakın işçiye ödeme yapılmış. Bu rakam son on yılda bu şekilde ödenen rakamın üçte birine denk geliyor.
Lafın özü, önce olmadığı, sonra en kötüsünün geride kaldığı iddia olunan KRİZ, net bir şekilde işçiyi emekçiyi perişan ediyor.
Peki, Kısa Çalışma Ödeneği’ne yol açan bu firmalar gerçekten de iflasın eşiğine gelmiş durumdalar mı? Gerçekte neden ve ne şekilde iflas ediyorlar? Bu soruların cevabı ancak defterler işçi denetiminde açılırsa ortaya çıkabilir.
Fonun kullanımı şeffaf değil! Fonun nerelere, ne miktar, ne süreliğine ve ne amaçla kullanıldığı ayrıntılı bir şekilde açıklanmıyor. Fon işçilerin yönetiminde ve kullanımında olmalı. Fondan sermayeye ve bütçe açıklarına kaynak aktarımına derhal son verilmeli. Fon, sigortalı olup olmamasına bakılmaksızın, tüm işsizlerin ihtiyaçları için kullanılmalı.
Yorumlar kapalıdır.