Yeni büyüme modeli: Daha fazla zam, daha fazla vergi!
Hükümetin geçtiğimiz ay açıkladığı Yeni Ekonomi Programı (YEP)’na göre Türkiye ekonomisi 2019 yılını yüzde 12 enflasyon ve yüzde 0,5 büyüme ile kapatacak. Önümüzdeki 3 yıl içinde ise büyümenin yüzde 5’e çıkarılması, enflasyonun yüzde 4,9’a ve işsizliğin yüzde 9’a indirilmesi hedefleniyor. Bu ekonomik program, adeta mucizevi bir krizden çıkış reçetesi olarak lanse ediliyor. Ancak bugüne kadar sunulan hiçbir hedefin tutmaması bir yana program IMF’nin Türkiye programı ile epey uyumlu öneriler içermekte.
IMF’nin en son yayınlanan Türkiye raporunda krizin faturasını emekçi halka çıkaran bir dizi öneri sunuluyor. Benzer biçimde YEP’te de esnek çalışma biçimlerinin etkinleştirilmesinden bahsedilirken, kamuda maaş zamlarının gerçekleşen değil beklenen enflasyona göre verileceğinden bahsediliyor. Bununla birlikte, verginin tabana yayılacağı belirtiliyor. Bu da işçi ve emekçilerden daha çok vergi toplamak, daha fazla zam anlamına geliyor. Nitekim, seçim sürecinde ertelenen ve sonrasında ardı arkası kesilmeyen zamlar, yıl içinde işyeri değiştiren çalışanlardan vergi borcu tahsil edilmeye çalışılması da daha başlangıç niteliğinde adımlar gibi görünüyor.
Zam yağmuru
Hükümetin seçim süresince dondurduğu, ardından peş peşe gelen zamlar borç batağındaki ülke ekonomisinin emekçiler tarafından nasıl finanse edilmek istendiğinin resmidir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), Eylül sonunda yaptığı toplantı sonrası elektriğe yüzde 14,9 zam kararı aldı. Elektriğe, en son 1 Temmuz tarihinde yüzde 15 zam yapılmıştı. Bu sonuçla son 2 senede konutlarda kullanılan elektriğe yapılan zam oranı yüzde 72,4 oldu. 2018 ve 2019 yılları arasında elektrik fiyatlarına 5 kere zam yapılmış, 2019 yılında ise yerel seçimler dolayısı temmuz ayına kadar fiyatlar sabit kalmıştı. Son zamla birlikte son 2 senede elektriğe yaklaşık yüzde 75 oranında zam gelmiş oldu. İşte gelinen noktada başkanlık sisteminin Türkiye’ye sunduğu gelecek budur!
Daha bitmedi; 2019 başından bugüne kadar geçen sürede ise konutlara gelen doğalgaz zam oranı yüzde 41 oldu. Makine Mühendisleri Odası’nın yaptığı çalışmaya göre, Aralık 2017’den Eylül 2019’a kadar geçen süreçte doğalgaza konutlarda yüzde 64. Geçen yıl 100 metrekarelik bir hanenin ortalama yıllık doğalgaz gideri ise 1.220 lira olarak gerçekleşti. 2019 yılında yapılan zamların ardından bu tutarın bin 720 TL’ye çıkacağı hesaplanıyor. Doğalgaz zamları artan bir maliyet unsurundan ziyade sabit bir vergi kalemine dönüşmüş durumda.
Buna ek olarak, taksi ücretlerine yüzde 25 oranında, minibüslere, yüksek hızlı trene ve şehir hatları arabalı vapurlara da yüzde 20 zam yapıldığı belirtilmişti. Buna paralel olarak, motorin, otogaz ve benzin fiyatlarına da zam geldi. Karayolları Genel Müdürlüğü, düzenli bakım ve onarım çalışmalarının yapılabilmesi için otoyol ve Boğaz köprülerinde fiyat düzenlemesi yapıldığını açıkladı. Fiyatlara yaklaşık yüzde 20 oranında zam yapıldı. Zamlar yalnızca ulaşım, elektrik, doğalgaz değil; temel gıda maddeleri için de geçerli. Çay ve şeker başta olmak üzere tüm temel gıda maddelerinde yüzde 20’lere varan artış yaşandı.
Bütün bunların karşısında, önümüzdeki aylarda asgari ücrete açıklanan hayali enflasyon üzerinden bir zam belirlenecek! Ancak maaş zamlarının gerçekleşen değil beklenen enflasyona göre verileceği göz önünde bulundurulursa halimiz nice görünüyor! Ne var ki yalnız değiliz; Şili’de, Lübnan’da, Ekvador’da, Meksika’da, Hong Kong’taki emekçi halklar da bizimle aynı dertlerden mustarip. Ancak onlar hayat pahalılığı ve zamlar karşısında bir şey daha yapıyorlar: Mücadele ediyorlar. Zira mücadele, işçi ve emekçi halkları sonuna kadar sömürmeye çalışan kapitalist devletlere karşı son ve yegâne çaremiz!
Yorumlar kapalıdır.