Şili ve Kurucu Meclis
Şili’de 18 Ekim günü başlayan kitle seferberlikleri devam ederken, “Kurucu Meclis” sloganı da dünya sosyalist hareketi içerisinde yeniden bir tartışma başlığı haline geldi. Konuyla ilgili, İşçi Demokrasisi Partisi’nin de bileşeni olduğu, İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal’in (İUB-DE) liderlerinden Mercedes Petit’in kaleme aldığı yazıyı okurlarımızla paylaşıyoruz.
Kurucu meclis sloganın kullanımı hakkında solda daima tartışmalar olur. Şili’de kurucu meclis talebi kitleler tarafından epey benimsendi ve bütün seferberliklerde kullanılmakta. Bu mantıklı zira Pinochet diktatörlüğü tarafından dayatılan 1980 anayasası hâlâ yürürlükte. Ne sağcı hükümetler ne de (son hükümette Komünist Parti’nin eklendiği) Hristiyan Demokratlar ve Sosyalist Parti koalisyonu hükümeti bu anayasayı kaldırdı.
İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal’in (İUB-DE) Şili seksiyonu MST (İşçilerin Sosyalist Hareketi), seferberliği desteklemek için en önemli sloganlarından biri olarak bu sloganı [ç.n. kurucu meclis] yükseltmekte. MST, bu sloganı, esas olarak “Piñera defol!” sloganının kullanıldığı seferberliklere yön veren diğer taleplerle birlikte, köklü değişikliklerin gerçekleşmesi için işçi sınıfı ve kitle örgütlerinden oluşan bir hükümet için mücadele etme ihtiyacıyla birleştirerek öne sürüyor.
Burjuva kesimler ve Şili Komünist Partisi (PC), Geniş Cephe (Frente Amplio – FA) gibi sol partiler de Kurucu Meclis talebini benimsemekte. Ancak ne PC ne de FA kitlelerin “Piñera defol!” sloganını yükseltiyor. Bu partiler yalnızca başkanın görevden alınmasına dönük bir parlamento soruşturması açılması için bir önerge sunuyor. Hatta hükümetin bazı kesimleri “yeni bir anayasa” veya reformdan bile bahsediyor. Patron yanlısı muhalif politikacı Senato Başkanı Jaime Quintana “[ç.n. Yeni bir anayasa oluşturulmasına ilişkin] kurucu bir dönemden geçiyoruz” açıklamasında bulundu (La Tercera, 26 Ekim 2019). Piñera yönetiminin, üzerindeki baskıyı hafifletmek için, kısmi bir anayasal reform paketini veya bir kurucu meclis seçimini dahi kabul etmesi ihtimalini göz ardı edemeyiz. Bu durum, kurucu meclis gibi bir demokratik talebin kitle hareketi için bir tuzağa dönüşebileceğini gösteriyor. Rejimin partileri bu sloganı, Piñera’yı devirmek isteyen devrimci seferberliği paralize etmek veya yolundan saptırmak için kullanabilir.
Dolayısıyla, şu an Şili’de gerçekleşmekte olan isyan gibi bir kitlesel ayaklanmanın ortasında kurucu meclisi temel veya “stratejik” slogan olarak öne sürmek yanlıştır. Esas olan, bir işçi-emekçi hükümeti için mücadele etmektir.
Ne yazık ki, Arjantin’deki PTS (Sosyalist Emekçiler Partisi) ve Şili’deki kardeş örgütü PTR (Devrimci İşçilerin Partisi) gibi Troçkist örgütler bir kez daha bu hataya düşmekte. La Izquierda Diario’da (PTS ve gruplarının web yayını Günlük Sol-LID) Juan Valenzuela (PTR) imzasıyla şunlar öne sürüldü:
“[…] bir yandan koordinasyonu ve özörgütlenmeyi geliştirirken, işçi sınıfının kendi kaderini çizebilmesi için bağımsız ve egemen bir kurucu meclis sloganını yükseltiyoruz.” Ve son sözleri de kesin: “Piñera hükümetini yıkmayı ve onun yerine yasama ve geçici yürütme işlevlerini üstlenen bir kurucu meclis tesis etmeyi öneriyoruz.”
Valenzuela, metninde “işçi hükümeti”nden bahsetse de “stratejisini” “özörgütlenme ve kurucu meclis” içinde sentezlemek için bunu arka plana atmakta.
Açıklamasında şöyle bir yenilik mevcut: “Bununla birlikte, çoğu işçinin kendi özörgütlenmelerinden, bir işçi hükümetinden yeni bir devlet yaratılabileceğini düşünmediğinin farkındayız.” Dolayısıyla PTR/PTS, çoğunluğun bir işçi hükümetine inanmaması nedeniyle özörgütlenme ve kurucu meclis “stratejisini” öne sürmekte. Bu, işçilerin çoğunluğunun inandığı burjuva demokrasi yanılsamasına oportünist bir şekilde teslim olmaktır.
PTR/PTS’nin [devrimci] programı ve sloganları somutlamak için başvurduğu yöntem, Troçki’nin bize öğrettiğinin tam tersidir. Troçki’ye göre devrimci bir parti “ilk önce nesnel durumun, işçilerin bugün buna hazır olup olmadığına bakılmaksızın bu durumdan doğan tarihi görevlerin net ve dürüst bir resmini çizmelidir. Görevlerimiz işçilerin düşünce yapısına dayanmaz. Görevimiz, işçilerin düşünce yapısını geliştirmektir.”*
Bu nedenle Şili’deki stratejik slogan, hızla gelişen tüm devrimci süreçlerde olduğu gibi, bir kurucu meclis seçimleri çağrısı değil, Piñera’nın defolması ve bir işçi-emekçi hükümeti için mücadele etmektir.
Şili’deki kardeş partimiz MST’nin (İşçilerin Sosyalist Hareketi) yaptığı gibi, sosyal talepler (maaş, emeklilik, sağlık, eğitim vb.) yükseltilmeli, Bağımsız ve Egemen bir Kurucu Meclis için seçimler öne sürülmeli ve bir işçi-emekçi alternatifini inşa etmek için mahalle, öğrenci ve sendika örgütlenmeleri geliştirilmelidir.
Mercedes Petit, Sosyalist Sol / İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE) lideri, Arjantin, 5 Kasım 2019
*Troçki, “Amerikan İşçilerinin Siyasi Geriliği” (19 Mayıs 1938)
Yorumlar kapalıdır.