Eski ağızla yeni normal: Korona bitti, ekonomi iyi ve bu karpuz beyaz değil!

Sosyal medyada hükümet ve işçiler arasındaki ilişkiyi özetleyen bir beyaz karpuz videosu dolaşıyor.

Karpuzunun kelek olduğunu iddia eden kişiye sinirlenen satıcının “Böyle (beyaz) bir karpuz geldi mi burayı terk ederim ben!” dediği andan itibaren videoyu izleyebiliyoruz. “O kimdi beyaz çıktı diyen, gelsin yanıma” diye bağırırken 20-30 santimlik bir mesafede önünde maskeyle duran bir beyefendi kibarca “Ben dedim” diyor. Karpuzcu, numunesi bıçağının ucuna takılı olduğu halde ahaliye karpuzunu sergiliyor. Biz videoda karpuzun beyaz olduğunu açıkça görüyoruz ama satıcı renge bakma ihtiyacı hissetmeksizin ve yanında duran şikâyetçiye rağmen “Nerede o beyaz çıktı diyen yanıma gelsin!” diye bağırmayı sürdürüyor. Olayla ilgisi olmayan bir vatandaş “Beyaaaz” deyince de karpuzcu: “Bu beyaz değil abi. Bu karpuz beyaz değil! Tadına bile bakabilirsin,” demekle de kalmıyor, “Karpuz budur!” diyerek öncesinde yediğimiz o tatlı kırmızı şeyi unutmamızı istiyor.

Beyaz karpuz hikâyesi ile pandemiden sonra normale dönüş ve ülke ekonomisinin gücü hakkında söylenenler gerçekten de paralellik taşıyor.
Erdoğan “mesafe, maske ve temizlik” ile yeni normale girdiğimizi söyledi. Ancak uzmanlar iyimser değil. Zira açıklanan yeni vaka sayılarının test sayılarındaki azalışla beraber düştüğünü gözlemlenebiliyor. Türkiye, dünyada kişi başına düşen test sayısına bakarsak Şili ve Peru gibi yoksul ülkelerin dahi gerisinde kalarak 58. sırada. Pandemiyi başından itibaren dikkatle takip eden Emrah Altındiş: “Gebze’de 50 bin sağlıklı kişi testlendi ve her 10 bin kişiden 36’sının virüsü semptomsuz taşıdığı gösterildi. Bu oran Tr’de 300.000 kişi demektir,” diyerek riski tanımlıyor.

Salgın yükünün %65’inin İstanbul’da olduğunu, buradaki düşüşün toplama etki ettiğini, ancak beş büyük şehir dışındaki illerde ise patlamaların olabileceğini aklımızda tutmamız gerekir. Diğer yandan halen hasta olan kişilerin sayısında da oldukça yavaşlayan bir azalış ile karşı karşıyayız. Aktif vaka sayısı 1-8 Mart tarihleri arasındaki yedi günde 20 bin kadar azalabilmişken, eşit bir azalma 5-27 Mayıs arasındaki 22 gün içerisinde gerçekleşebildi. Pandeminin yenilgiye uğramasının mevcut tedbirler dâhilinde dahi oldukça geciktirildiğini söyleyebiliriz. Hükümet sağlık sisteminin kaldırabileceği sayıda insanın hastalanmasını, zaten işgücüne katılamayan yaşlı ve kronik hastaların ise ölmesini kabul edilir buluyor.

Hükümet herhangi bir işi kendisinden daha iyi kimsenin yapamayacağını düşünüyor. Bunun örneklerinden biri de ekonomi. Konu karpuz ile açılmıştı, oradan devam edelim. Karpuz üretimi hakikaten de Türkiye’nin dünya devi olduğu konulardan biri. Dünyada Çin’in ardından en çok karpuz yetiştiren ülke (İran ile beraber) Türkiye. Aslında bu örnek bile AKP’nin başarısızlığını gözler önüne sermeye kâfi. AKP iktidara geldiğinden beri verimlilik artışına karşın, kişi başı karpuz üretimi 60 kg’den 50 kg’ye düştü ve 1 ton DAP gübresi almak için 2002 yılında 1.693 kg karpuz satılması gerekirken, 2018 yılında 3.611 kg karpuz satılması gerekir hale geldi. Mazot fiyatlarında dünya genelinde ciddi düşüş yaşanmasına rağmen 2. sınıf karpuzun kg fiyatı 2018 yılında ortalama 1 TL iken bugün 2,5 TL oldu.
İyi örnek karpuzda durum buyken, patates son iki ayda %70,84, sarımsak %53,52 ve soğan ise %53,22 zamlandı.

Pandemi geçmedi ve kriz var. Bu koşullar altında bile patronların gözü doymuyor. İşçi emekçiler endişe içerisinde çalışma alanlarına doluşsun istiyorlar. İşçi emekçi için kaynak yokmuş, patron korunmalıymış diyorlar. Yeni normal ise bu isteğin parolası! 2019 yılında yalnızca Murat Ülker zenginliğini 1 milyar dolar artırmış ve kişisel serveti 4,7 milyar dolar olmuş. Ultra zenginlerin bunca parası varken fatura niye bize kesilsin? Hükümet bize IBAN gönderirken köprü ve otoyol geçiş garantisi adına zenginlere 18,9 milyar lira ayırmış bile. Zenginlerden artan oranlı vergi alıp tüm yap-işlet-devret modellerini kamulaştırırsak emekçiler korunabilir, güven içerisinde çalışabilir, temel yaşam gelirine kavuşabilir ve pandemi daha fazla hasta ve ölü vermeksizin geriletilebilir.

Beyaz karpuzun kızıl diye gösterilmesine bir son vermek için sendikaların çağrıcı olduğu bir eylem programına ihtiyaç duymayı sürdürüyoruz.

Yorumlar kapalıdır.