İşyerlerinde virüse karşı tedbir nasıl alınır?

Korona, Coşkun Sabah’ı fena halde vurmuş! Duyduğumda hastalandığını, yahut eski Yeşilçam oyuncuları gibi sokağa düştüğünü, vefasızlıktan yakınacağını, tokun, açın halinden anlamayabileceğini düşündüm ki, durum bambaşkaymış. Sabah’ın milyonluk gayrimenkulleri varmış. Bankada çoğumuzun yaşadığı evi tek tıkla satın alabilecek parası duruyormuş. Ancak derdini biz anlamazmışız. Çünkü O’nu ancak “parası olan anlarmış”.

Bizim cephemizde ise durum bambaşka. DİSK nisan ayı içerisinde üç adet Covid-19 raporu hazırladı. Bu raporlardan 27 Nisan tarihli olan sonuncusu şöyle diyor: İşçiler arasında Covid-19 pozitif vaka oranı Türkiye’nin en az 3,2 katı! İşçiler arasında pozitif vaka sayısı daha hızlı artıyor!

Artan vaka sayısı salgının hâlâ kontrol altında olmadığını gösterdi. Normalleşme takviminin uygulanması ile DİSK’in anlattığı tablonun kötüleştiğini öngörebiliriz. Elde hâlâ ilaç ve tedavi yok ve virüsün etkisinin azaldığına dair bir delilimiz bulunmuyorken yapılabilecek en önemli şey denetim ve tedbirlerin artırılmasıydı. Bu yapılmadı ve şimdi Türkiye’nin dört bir yanında fabrikalarda korona vakaları tespit ediliyor.

Hükümet zenginler için teşvik paketlerini birbiri ardına sıralarken parası olanın biraz daha kazanması için tedbirlerin azaltılması da sınıfsal bir tercih.

Burjuvazi tedbirlerin azaltılmasından yanayken, işçiler cephesinde bu tedbirleri artırmamız, işyerlerindeki tedbirlerin uygulanıp uygulanmadığını denetlememiz gerekiyor. Nasıl mı? İşe elimizdekilerle başlayabiliriz!

50 kişi üzeri işçinin çalıştığı işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurulunun olması zorunluluğu var. Bu kurulda patron veya temsilcisi dışında, iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi, İnsan Kaynakları veya ilişkili birimden bir kişi, varsa sivil savunma uzmanı, formen, ustabaşı veya ustanın yanı sıra işçi temsilcisinin de bulunması gerekiyor. Bu kurulların toplantılarını daha yakından takip etmek, bizi iyi temsil edebilecek bir temsilciyi bu kurula göndermek, kurul toplantılarının açık yapılmasını talep etmek, işyerindeki eksik tedbirleri bu kurullara ileterek tedbirlerin alınmasını sağlamak, alınmaması halinde ise derhal tutanak tutarak “çalışmaktan kaçınma hakkı” dâhil olmak üzere tüm seçenekleri değerlendirmemiz gerekir.

50 kişinin altındaki işyerlerinde ilgili kurulun oluşturulması zorunluluğu yok ama acil durum planı için işçi temsilcisinin belirlenmesi zorunluluğu var. Denetime buradan başlayabiliriz. İşyerinde çalışanlar olarak en yoğun temasın, en yüksek riskin nerede olduğunu en iyi biz biliriz. Bu sebeple patrondan tedbirlerin belirlenmesi, takip edilmesi ve denetlenmesi için temsilciye durumu ifade ederek, onu denetleyerek işe başlayabiliriz. Uzman desteğine ihtiyacımız varsa en yakınımızda olan sendikadan, meslek örgütlerinden doğrudan destek almalı, bilgi istemeliyiz.

Patron yanlısı temsilciler en büyük zorluğumuz olmayı sürdürecekse de her eksiği raporlamalı, salgın sebebiyle temsilcinin değişmesini isteyip sürecin içerisinde yer almalıyız.

Hükümet Coşkun Sabah’ı anlarken bizi umursamıyor, halk sağlığını tehlikeye atıyor. Buna karşı işçinin denetim ve tedbirleri sadece kendimizi ve ailemizi değil, halk sağlığını da savunan tek alternatif olarak önümüzde duruyor.

Yorumlar kapalıdır.