Tarihte bu ay: 10 Ekim Ankara Katliamı

7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP meclis çoğunluğuyla beraber 69 milletvekili kaybetmiş ve bu kayıplarını yeni bir seçimde telafi etmek için Kürt hareketiyle sosyalistlere, yani toplumun mücadeleci kesimlerine, savaş açmaya karar vermişti. İlk önce 20 Temmuz günü yaşanan ve 34 sosyalist gencin canını alan Suruç Katliamı yaşandı. Sonrasında ise 10 Ekim günü Ankara Garı kavşağında DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birliği, TMMOB, HDP ve pek çok partinin katılımıyla düzenlenen Barış Mitingi’ne, Türkiye tarihinin en ölümcül bombalı saldırısı gerçekleştirildi.

Üç saniye arayla iki patlama gerçekleşti. 107 kişi hayatını kaybetti, 500’ün üzerinde insan yaralandı. Saldırının ardından alana ambulanslardan önce polis geldi. Yaralılara, yaralılara yardımcı olmaya çalışanlara ve ölülere biber gazıyla saldırdılar.

AKP’li Veysel Eroğlu saldırıyı “mağdur duruma düşmek için” HDP’nin yaptığını iddia etti. İçişleri Bakanı Selami Altınok “istifa edecek misiniz?” sorusuna gülerek yanıt verdi. AKP milletvekili Cemil Çiçek, “istifa bazı ülkelerde, demokratik ülkelerde bir yol olarak var. Bizde yok…” şeklinde konuştu. Katliam sırasında Ankara Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü olan Adem Arslanoğlu, yargılanması gerekirken Ekrem İmamoğlu tarafından İBB İETT Genel Müdürlüğü’ne Güvenlik Müdürü olarak atandı.

10 Ekim Katliamı aslında bir devlet operasyonuydu. Canlı bombalardan birisi, Suruç bombacısının ağabeyi Yunus Emre Alagöz’dü ve uzun zaman önce tutuklanması gerekiyordu. IŞİD’in bomba yapımlarından sorumlu uzmanı Tuncay Kaya, katliamdan 11 gün önce serbest bırakılmıştı. Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı 10 Ekim sabahı Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’na Yunus Emre Alagöz’ün de bulunduğu 3 ismin ölümcül saldırılar gerçekleştirebileceğine dair bir rapor göndermişti. Rapor bilinçli olarak dikkate alınmadı. Ve ilginçtir, IŞİD, genelde yaptığının aksine, saldırıyı hiçbir zaman üstlenmedi. Aslında saldırı IŞİD şemsiyesi altında Türk kapitalizmi tarafından örgütlenmişti.

Katliamın örgütlenme sürecine dahil olan hiçbir kamu görevlisi (mesela Antep Emniyet Müdürü) yargılanmadı. 35 sanıktan 20’si hiçbir zaman yakalanamadı. Üstüne katliama dair medya organlarına haber yasağı getirildi.

10 Ekim Ankara Katliamı aslında işçi sınıfına bir göz dağıydı. AKP mecliste çoğunluğu kaybedince, iktidarı kaybetmeye yaklaşınca ne denli kanlı eylemlerde bulunabilme kapasitesine sahip olduğunu, bu katliamla kanıtlamak istiyordu. Ancak başarılı olamadı, ivmelenen düşüşünü durduramadı. Bugün Türkiye’de en önemli ve ciddi demokratik hak taleplerinden birisi, 10 Ekim katliamının aydınlatılması olmayı sürdürüyor.

Yorumlar kapalıdır.