İUB-DE VII. Dünya Kongresi başarıyla gerçekleşti: Devrimcilerin birliği güçleniyor!
İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal’in (İUB-DE) Lev Troçki VII. Dünya Kongresi 10, 11, 12 ve 13 Aralık 2020 tarihlerinde sanal olarak gerçekleşti. Kongre’de İUB-DE’nin Arjantin, Brezilya, Şili, Peru, Bolivya, Meksika, Panama, Venezuela, İspanyol Devleti ve Türkiye (İşçi Demokrasisi Partisi – İDP) seksiyonlarından ve Brezilya ile Dominik Cumhuriyeti sempatizan partilerinden delegeler hazır bulundu. Buna ek olarak, Kolombiya, ABD, Norveç ve Avustralya’dan İUB-DE militanları da Kongre’ye katıldı. Ayrıca İtalya, Nikaragua ve Haiti’den devrimci enternasyonalistler, Solcu Halk Hareketi (Cezayir), Sosyalist Yeniden Diriliş (ABD), Halkların Kendi Kaderini Tayini Mücadelesiyle Dayanışma İçin Savaş Karşıtı Komite (ABD) ve Sosyalist Alternatif Hareketi (Portekiz) gruplarından temsilciler olmak üzere birçok ülkeden devrimci parti temsilcileri ve devrimciler de VII. Dünya Kongresi’nde hazır bulundu. Son olarak, Kongre’ye katılamasalar da Suriye Demokratik Sol Partisi ve Tunuslu devrimci enternasyonalistler İUB-DE’nin VII. Dünya Kongresi’ne selamlamalarını ilettiler.
Kongre’nin onur köşesi ise, katledilişinin 80. yıl dönümünde Leon Troçki’ye, Friedrich Engels’in 200. doğum gününe, Kuzey Afrika ve Ortadoğu devrimlerinin 10. yıl dönümüne ve dünya üzerinde kapitalist hükümetlere ve emperyalizme karşı sürmekte olan tüm mücadeleler adına Şili emekçi halkının mücadelesine ayrıldı.
İUB-DE Kongresi’nin ilk günü dünya durum raporunun (önümüzdeki günlerde bu metni takipçilerimizle paylaşacağız) tartışılmasına ayrıldı. İkinci ve üçüncü günlerde sırasıyla, dünya sosyalist hareketi içerisinde de önemli tartışma konuları olan, Çin ve Rusya’nın karakterizasyonu ve ekolojik kriz ve bu krize karşı nasıl bir mücadele sürdürülmesi gerektiği başlıkları ele alındı. Ardından Kongre, İUB-DE’nin bilanço ve yönelişinin tartışılması ve önümüzdeki dönem kampanyalarının belirlenmesiyle başarılı bir şekilde tamamlandı.
İUB-DE devrimci bir kutup olarak güçleniyor
Bu noktada, Dünya Kongresi’nin genel değerlendirmesinin ve dünya sınıflar mücadelesinin içerisinden geçmekte olduğu kritik dönemeçte İUB-DE’nin güçlenerek ilerlemesinin oldukça olumlu olduğunu belirtebiliriz. Bu güçlenme ve devrimci bir kutup olarak referans noktası haline gelme sürecinin üzerine oturduğu birkaç temel unsur mevcut. Hepsine olmasa da bunların en önemlilerine kısaca değinmekte fayda var.
Bunlardan ilki, özellikle 2008 dünya ekonomik krizinin başlangıcından bu yana, dünya sınıflar mücadelesine müdahale ederken İUB-DE’nin politikalarını oluşturan üç temel eksen: 1) Castro-Chavizme ve “ilerici”/sahte sol hükümetlere karşı mücadele, 2) Ekonomik krize karşı gelişen kitle seferberlikleri ile dayanışma ve geçiş talepleri doğrultusunda bu seferberliklere müdahale, 3) Kuzey Afrika ve Ortadoğu devrimci sürecinin politik ve örgütsel olarak desteklenmesi.
Dünya sınıflar mücadelesinin son 12 yılına damgasını vuran bu üç temel konu etrafında dünya sosyalist hareketi içerisinde alınan hatalı pozisyonlar (reformist ya da oportünist) birçok akımın krizlere girmesine, bazı mücadelelerin önderliklerin ihanetine uğramasına yol açtı. İUB-DE’nin bu temalara, emekçi sınıfların bağımsızlığı perspektifiyle, geçiş talepleri ve sürekli devrim kavrayışı doğrultusunda, devrimcilerin birliği politikasıyla müdahaleler üretme gayreti, onun bu anlamda bir referans noktası haline gelmesinin de önünü açtı.
İkinci olarak, özellikle 2017 yılında gerçekleşen, bir önceki İUB-DE VI. Dünya Kongresi’nde, seksiyonların ve Enternasyonalin dışarıya açılımının ve devrimcilerin birliği politikasının yaygınlaştırılmasının kararlaştırılması da Enternasyonalimizin kuvvetlenmesinde belirleyici bir rol oynadı. Bunun en önemli sonuçlarını, özellikle Şili ve Peru’da gelişmekte olan kitle seferberlikleri içerisinde partilerimizin politikaları, talepleri ve taktikleriyle birlikte güçlenmelerinde ve mücadelelerin ön saflarında yer almalarında gözlemledik. Yine aynı şekilde, bu politikanın yansımasını, Arjantin partimiz Sosyalist Sol’un 2011 yılından beri bileşeni/kurucusu olduğu İşçilerin ve Solun Cephesi – Birlik (FIT-U) içerisinde almakta olduğu tutumlarda, Meksika seksiyonumuz Sosyalizme Doğru Hareket’in (MAS) ülkede yeni inşa edilmekte olan Solun Antikapitalist Cephesi’nde (FIA) oynadığı kurucu rolde ya da Türkiye’de İşçi Demokrasisi Partisi’nin (İDP) eylem birliklerine açık, sekterlikten uzak, birlikçi siyasetinde görmek mümkün.
Şimdilik bu iki noktaya değinmekle yetinelim. İUB-DE olarak, bizim buradan çıkarttığımız en temel sonuç, içerisinden geçmekte olduğumuz konjonktürde, yukarıda bahsi geçen ve metinlerimizde daha etraflıca ele aldığımız perspektifler doğrultusunda Enternasyonalin inşasını daha da ileriye taşımamız gerektiği.
İki pandemiye karşı: Krizin faturasını kapitalistler ödesin!
2008 yılında başlayan dünya ekonomik krizinden kapitalizm henüz kendi lehine bir çıkışı örgütleyebilmiş değil. Ve uygulamakta olduğu kemer sıkma politikaları dünya emekçi halklarının direnciyle karşılaşıyor. Bunun en belirgin örneğini 2019 yılında birçok ülkede gerçekleşen kitle seferberliklerinde gördük. Dünya ekonomisi 2019 yılı içerisinde yeni bir resesyona girmenin eşiğindeyken burjuva iktidarlar kemer sıkma politikaları vasıtasıyla krizin faturasını emekçilere kesmeye çalıştı. Ancak bu, birçok ülkede kapitalist sömürü politikalarına ve rejimlere karşı isyanları tetikledi. 2020 yılında başlayan Covid-19 pandemisi bu mücadelelerde bir geri çekilme yaşanmasına neden olsa da bizim için bu, kitlelerin nihai bir yenilgi yaşadığı anlamına gelmiyor.
Aynı zamanda, pandeminin de etkisiyle kapitalist kriz derinleşerek yeni bir aşamaya sıçramış durumda. Biz bunu, “kapitalizmin tarihinin en büyük krizi” olarak tarif ediyoruz.
Bu durum karşısında sağcısından sosyal demokratına tüm burjuva iktidarların uygulamakta oldukları politika ise aynı: kendi kârlarını muhafaza etmek ve katlamak adına, pandeminin ve krizin faturasını dünya emekçi halklarına ödetmek.
Sağlık sistemlerinin çöküşü, işsizliğin devasa oranlara ulaşmış olması, dünya emekçi halklarının alım gücünün yerle bir olmuş olması vb. tüm bunlar dünyanın birçok yerinde kapitalist karşı saldırı politikalarına karşı emekçilerin direnişine yol açıyor. Ve tüm bu mücadelelerde kendiliğinden antikapitalist karakterler taşıyan, birbirine benzer talepler açığa çıkıyor.
Bizim için önümüzdeki dönemin temel belirleyicisi, emekçi halkların mücadelesine, “krizin faturasını kapitalistler ödesin” sloganı uyarınca, mevcut düzenden kopuş yönündeki talepler ekseninde kampanyalar vasıtasıyla destek vermek ve müdahale etmek olacak.
Ya sosyalizm ya felaket!
Kapitalizmin tarihinin en büyük krizini yaşıyor oluşu, pandemi ve ekolojik krizin ulaşmış olduğu boyut bizi bu tespiti yapmaya itiyor: Ya sosyalizm ya felaket!
Tabii bu tespiti, birçoklarının yaptığı gibi salt bir sosyalizm propagandasını öne çıkarmak için yapmıyoruz. Bu bizim için, gelişmekte olan kitle seferberlikleri içerisinde, emekçilerin mevcut bilinçlerini göz önüne alarak, işçi sınıfının bağımsızlığı; emperyalizmden, kapitalizmden ve rejimlerden kopuş ekseninde, stratejik hedefimize ulaşmayı mümkün kılacak programımızın daha da güçlendirilmesi anlamına geliyor. Bu vesileyle, içerisinden geçmekte olduğumuz sürecin, devrimci partilerin ve devrimci bir Enternasyonalin inşası hedefiyle, sınıflar mücadelesinin en temel noksanı olan devrimci bir önderlik krizinin çözümü adına üzerimize düşen sorumluluğu artırdığının bilincinde olduğumuzu belirtelim.
Bizler için bu, bizim ya da herhangi bir partinin/Enternasyonal akımın doğrusal büyümesiyle çözülebilecek bir sorun değil. Devrimcilerin birliği politikasını öne çıkarıyor oluşumuzun alamet-i farikası da burada yatıyor.
İUB-DE VII. Dünya Kongresi’nin, bu hedeflere ulaşmak adına önemli bir ileri adım olduğunu düşünüyoruz.
Yaşasın İDP!
Yaşasın İşçilerin Uluslararası Birliği!
Yaşasın Dördüncü Enternasyonal!
Yorumlar kapalıdır.