Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz: Mücadelemizi birleştiriyoruz!

“Kayyum rektör istemiyoruz!” Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle 1 Ocak günü, Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne AKP’li Melih Bulu’nun kayyum olarak atanmasının ardından, bu slogan önce Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerini bir araya getirdi. Öğrenciler, hocalar, üniversite emekçileri en temel demokratik haklarına, kendi yaşam alanlarında – üniversitelerinde, seçme ve seçilme hakkının rejim tarafından gasp edilmesine karşı seferber oldular, kayyuma geçit yok dediler!

İktidara geldiği 2002 yılından bu yana üniversitelerin sermayenin çıkarları uyarınca dönüştürülmesine ivme katan AKP iktidarı, 2016 yılından beri de Saray rejiminin bekası amacıyla bu dönüşümü politik olarak pekiştirmenin gayreti içerisinde. Bu çaba, rejimin en ufak bir demokratik hak arayışına dahi tahammül edemeyerek, uygulamakta olduğu baskı, şiddet, kutuplaştırma ve yalnızlaştırma politikalarında açığa çıkmakta. Belediyelere, STK’lara, üniversitelere kayyum atayarak en temel demokratik düzlemi ortadan kaldırmaya çalışan Saray, bunun karşısında gelişen hak arama mücadelelerinde en ufak esnemeyi gösterme becerisini de yitirmiş durumda.

Boğaziçi öğrencilerinin “kayyum değil rektör seçimi” istiyoruz talebiyle başlattıkları mücadele bunu bir kez daha gözler önüne serdi. Kadın cinayetlerinin faillerine “iyi hal indirimi” sağlayan rejim, üniversitesinde söz, yetki ve karar hakkını savunan öğrenciye gözaltında cinsel şiddet uyguluyor! Kolluk güçleri vasıtasıyla mücadeleyi bastırmaya, yandaş medyası aracılığıyla dayanışmayı kırmaya çalışıyor!

Ancak Boğaziçi Üniversitesi’nde başlamış olan direniş bir şeyi daha tüm çıplaklığıyla gösterdi: Bu rüzgâr tersine dönebilir! Öğrencilerin, emekçilerin, kadınların temel hakları uğruna mücadelelerine “en iyi savunma saldırıdır” stratejisiyle yaklaşan iktidar, en basit direnişin dahi genelleşmesinin, yaygınlaşmasının koşulunu yaratıyor.

Tam da bu nedenle Boğaziçi öğrencileri kendi direnişlerinin, işçi sınıfı direnişleriyle, “İstanbul Sözleşmesi uygulansın” diyen kadınların ve LGBTİ+’ların mücadeleleriyle aynı zeminde aktığını belirtiyor. Bunun sonucunda, birçok üniversiteden öğrenci, emekçi, hoca, direnişteki işçiler ve demokratik kitle örgütleri Boğaziçili öğrencilerin mücadelesinde dayanışma içerisinde olabiliyor.

“Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” diyen Boğaziçi bileşenlerinin taleplerini sahiplenmek bir başlangıç. Sürdürmemiz ve geliştirmemiz gereken ise, gözaltına alınan tüm öğrenciler serbest bırakılana, Melih Bulu ve diğer tüm kayyumlar istifa edene, öğrenciler ve üniversite bileşenleri seçme, seçilme ve denetleme hakkını kazanana kadar birleşik mücadeleyi örmek.

İşçi Demokrasisi Partisi

7 Ocak 2021

Yorumlar kapalıdır.