Saldırı ve yasaklara rağmen mücadeleler sürüyor

İlk koronavirüs vakasından bugüne bir yıldan fazla vakit geçmesine rağmen Türkiye’de gerekli önlemler bir türlü alınmadığı için vaka sayıları rekor düzeylere ulaştı. Önlem almamanın ötesinde hükümet kendi menfaati doğrultusunda yasakları esnetti, açıkladığı aşı programını gerçekleştiremedi, eğitimden sağlığa her alanda işçi ve emekçileri sefalet ve ölüme mahkûm eden politikalar izledi.

Bir başarı hikâyesi gibi anlatmaya çabaladıkları bu tablo şanssızlığın, beklenmedik olayların bir sonucu değil, ne olacağı bilinerek yapılmış bir tercihin sonucu. Covid-19’u fırsat bilen hükümet, kendisi ve patronlar için eşi benzeri görülmemiş bir sömürü düzeni yaratmaya çalışmakta. Pandemi bahane edilerek hükümete ve patronlara karşı yapılan her türlü gösteri yasaklanıyor. Öğrencilere, kadınlara, doğaya, işçi ve emekçilere yapılan saldırılar şiddetleniyor. Bu yolla iktidar ve patronlar birlikte yarattıkları krizin faturasından kurtulmaya çalışıyorlar. Patronlar tüm sessizlikleri ile iktidarın yaptığı hukuksuz girişimleri onaylarken, iktidar da patronların daha çok para kazanması için birçok imkân yaratıyor.

Kod-29’a ve sendika düşmanlığına karşı mücadele

Bu durum en bariz biçimde fabrikalar ve işyerlerinde gözüküyor. Birçok yerde işçiler ve emekçiler daha iyi bir ücret ve güvencesiz çalışma koşullarına karşı mücadele etmek için sendikalı olma yolunu seçiyor; ancak anayasal hak olmasına rağmen patronlar Kod-29 ya da ücretsiz izin ile işçileri mücadeleden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Patronların tüm bu çabalarına rağmen işçiler mücadelelerini sürdürüyorlar: A-Plus, Migros Depo, Ptt, Yasin Kaplan, Güven Boya, EuroPower, GKN Sinter, Baldur, Döhler, Bel Karper, Adkotürk, Erciyes Boru sendika düşmanlığına ve Kod-29’a karşı mücadele sürdüren işyeri ve fabrikalardan birkaçı.

İşçilerin mücadelesi ile birlikte gündeme gelen Kod-29 ahlaksızlığı, 2020 yılında 177 bin işçinin işten çıkarılma sebebi. Bu sayıya ücretsiz izin dayatmasını da eklediğimizde, hakları için mücadele eden yüz binlerce işçinin tam anlamıyla açlığa mahkâm edildiğini görebiliyoruz. Bakanlık, yükselen tepki sonrası yeni bir düzenleme ile Kod-29’a ayrı kodlar belirledi. Ancak bu düzenleme tıpkı işten çıkarma yasağında olduğu gibi, patronların eline verilmiş yeni bir kolaylık. Sivas’ta Çiftay’a bağlı bulunan madende iş güvenliği uzmanının çalışma koşullarının kötü olduğunu söylemesi sonrası Kod-43’ten atılması, bu kolaylığın bir örneği.

Fabrikalarda vaka sayısı 17 kat arttı

Hükümet ve patronlar pandemi fırsatını değerlendirmek için ellerinden geleni yapmaya devam edecekler. Birleşik Metal-İş’in açıkladığı rapora göre fabrikalarda görülen vaka sayısının 17 kat artmasına rağmen işçilerin tam kapanmadan muaf olması bunun kanıtı. Nasıl işçilerin parası olan İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödenen Kısa Çalışma Ödeneğini bir lütufmuşçasına uzattıklarını söyleyerek bir şey yapıyor gibi görünmeye çalıştılarsa, kapanmada da turizm sektörünü gözeterek aldıkları kararı pandemiye karşı mücadele adı altında sunuyorlar.

Bugün süren mücadeleler, yalnızca parayı düşünen ve başka hiçbir değere sahip olmayan iktidar ve patron işbirliğine karşı yapılması gerekenlere dair yol gösteriyor. Bu mücadelelerin birleşmesi ile krizin faturası bizzat onu yaratanlar tarafından ödenebilir ve daha da ötesi insan onuruna yaraşır bir yaşam kurulabilir.

Yorumlar kapalıdır.