Saray rejimi tükendi mi?
En karamsar kesimler tarafından bile hükümetin –en azından şu anki hali ile- miadını doldurduğu; pandeminin, ekonomik krizin, ayyuka çıkan yozlaşmaların ve hatta afetler karşısındaki acizliğin sonucunda ilk seçimlerde gideceği öngörüsü dillendirilmekte.
Hükümetin şu bileşimi ile yaşayamayacağını düşünenler –ki bu düşünce büyük ölçüde doğru- için gelecek senaryoları muhtelif. Kimileri Millet İttifakı’nın seçim zaferi ile perdenin kapanacağını ifade ederken, kimileri ise AKP-MHP blokunda Erdoğan dışında bir ismin yeniden birleştirici olması için tartışmalara başlandığını ifade ediyor. Abdullah Gül’ün isminin zikredildiğini yazan liberal ve muhafazakâr yazarların yanı sıra, Soylu’nun Peker’e verdiği rauntların ardından Milli Savunma Bakanı Akar ya da MİT Başkanı Fidan’ın da Erdoğan’ın yerine düşünüldüğünü ifade edenler de var.
Dedikodular karşısında Saray rejiminin eli armut toplamıyor. Boğaziçi’ne yeni atanan rektör, afetlerde halkın örgütlenmesini engelleyen yasaklamalar, orman arazilerinin Turizm Bakanlığının insafına terk edilmesi ve hatta 28 Şubatçıların yargılanması sürecine bakarak rejimin çok farklı kesimlere yönelik güç gösterisi yaptığını görebiliyoruz. Ancak bu adımların Erdoğan iktidarını kurtarmaya yeteceğini söylemek güç.
AKP’nin alameti farikası
AKP iktidara geldiği 2002 seçimlerinden beri uygulamaya yeminli olduğu özelleştirmeci-işçi düşmanı-kamu kaynaklarını özel sektöre akıtan neoliberal politikalar vasıtasıyla emperyalizmin (çokuluslu şirketler), tekelci burjuvazinin (TÜSİAD) ve yeni burjuvazinin (KOBİ’ler, İslami sermaye vb.) çıkarlarını tek başına temsil etmek iddiasındaydı.
AB ile ilişkiler, açılımlarla makyajlanan muhafazakâr demokratlık maskeleri bu sürecin ürünleri idi. Ancak 2008 ekonomik krizi dünyayı yerinden oynatan bir etmen oldu. Krizi fırsata çevirme sevdalısı Erdoğan’ın Müslüman Kardeşler’in model lideri olma sevdası da hüsranla sonuçlandı. Gezi seferberliği ile içeride çatlayan burjuva ittifakı ise bir daha hiç onarılamayacaktı. Bundan sonra burjuvazinin ihtiyaçlarını daha hızlı hayata geçirebilmek için başkanlık rejimi önerildi. Çekirgenin son sıçrayışı referandum ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kazanılması oldu. Sonrasında krizden ötürü farklı burjuva kesimleri ikna etmek zorlaştı. Rejim, taliplisi olduğu işi yapamayınca elindeki tüm gücü iktidarda kalmak için kullandı. Nihayetinde de kendi beka sorunu tamamen bir sistem sorunu haline geldi. Bu durum bir dizi başka etmenle de birleşince Erdoğan iktidarının sonlara yaklaşmasına sebep oldu.
Burjuva muhalefet neye muhalefet ediyor?
Yaşanan kriz bir sistem krizi. Bu yüzden Erdoğan ve partisinin ilk seçimde kaybetme ihtimali sonrasının güzel olacağını düşündürmemeli. Çünkü Millet İttifakı’nın sorunlar yumağı haline getirilen Türkiye’nin nasıl yeniden kurulabileceğine ilişkin hiçbir planı, somut bir programı yok. Eskiden hükümet muhalefetin güçsüzlüğü sayesinde ilerlerken şimdi muhalefetin en büyük gücü hükümetin beceriksizliği olmuş durumda.
Muhalefet, Tek Adam rejiminden ve diğer aktörlerinden gerçek bir kopuş; emekten yana, demokratik hakları gerçekten garanti altına alacak bir düzenden yana bir tavır koymuyor. Ankara ve İstanbul belediyeleri pratiklerinde de gördüğümüz üzere Millet İttifakı, Saray ve çok yakın çeperi hariç herkesle ortaklaşma, beraber bir yönetim kurma hayali kuruyor. Burjuva muhalefet bunca talan ve yağmayı yapan kimselerle de yolun ayrılmayacağını vurgulamış oluyor. Yağmacılarla yapılacak uzlaşı adına bugün kazanılabileceklerden ödünler veriliyor. Anlaşılan o ki Millet İttifakı açısından seçimlere kadar daha kaç işçinin, kaç kadının öldürüleceği, kaç yangına geç müdahale edileceği gibi en acil konular önem sıralamasında yukarılarda yer almıyor.
Tek Adam rejiminden güvenilir bir çıkış ancak emek örgütlerinin bir emek ittifakı etrafında birleşip, sorunların tamamını yaratan bir avuç zengini karşısına alması ile mümkün olabilir. AKP’den sonra değil hemen şimdi, mücadeleleri birleştirip emek merkezli bir planlama için var gücümüzle çalışmak önümüzdeki en temel görev olmayı sürdürüyor.
Yorumlar kapalıdır.