Sudan: darbeye ve askeri diktatörlüğe karşı mücadele

Sudan’da 25 Ekim 2021 günü gerçekleşen darbeye ve askeri diktatörlük rejimine karşı mücadele sürüyor. Geçtiğimiz kasım ayında ülkede gerçekleştirilen genel grevin ardından ocak ayında da ikinci bir genel grev örgütlendi.

26 yıllık Ömer el-Beşir diktatörlüğünü deviren 2019 kitlesel devrimci ayaklanmasını kontrol altına almak adına, ordu ile Özgürlük ve Değişim Güçleri (ÖDG, burjuva ve sivil toplumcu muhalif grupların oluşturduğu koalisyon) arasında 2023 yılında seçimlerin yapılması için varılan anlaşmayla Egemenlik Konseyi kurulmuştu.

2011 yılında tüm bölgeyi sarsan Kuzey Afrika ve Ortadoğu devrimci sürecinin bir parçası olarak gelişen ve 2019 yılında Cezayir ve Lübnan’daki ayaklanmalarla seferberliklerin ikinci dalgasının başlangıcına tekabül eden Sudan emekçi halkının isyanı diktatörlük rejiminden ve ekonomik sömürü düzeninden kopuş temellerine oturmaktaydı.

Kitlelerin talep ve mücadelelerinin sömürü düzeninin sınırlarını aşmaması adına iki farklı burjuva program arasında bir uzlaşı gerçekleştirilmiş ve seferberlikler bastırılmaya çalışılmıştı.

Ülke ekonomisinin önemli bir bölümünü kontrol altında tutan Sudan ordusu, Beşir diktası devrilse de rejimi ayakta tutmak ve ekonomik gücünü kaybetmemek için sürece baskı ve şiddet politikalarıyla dahil oldu. Liberal burjuva kanatlar ise kitlelerin ekonomik ve sosyal dönüşüm taleplerini göz ardı edip, IMF ve emperyalizmin çıkarları uyarınca daha demokratik bir sömürü düzeninin inşası hedefinde.

Bu iki farklı programın da temel hedefini ise aynı şey oluşturuyordu: kitle seferberliklerinin geri çekilmesini sağlamak, emperyalizm ve bölge gerici rejimleriyle işbirliği halinde ekonomik sömürü düzeninin bekasını garanti altına almak. Temel farklarını ise, ordunun bu yolda sopaya, burjuva muhalefetin ise havuca başvurması oluşturuyordu.

Egemenlik Konseyi’nin göreve gelişinden beri uyguladığı ekonomi politikaları ise kitlelerin 2019 yılında ayaklanmasına neden olan koşulları daha da derinleştirdi. IMF ile yapılan anlaşmaların faturası Sudan emekçi halkına kesildi, ülkedeki yoksulluk ve işsizlik düzenli olarak tırmandı.

Bu tablo karşısında, başını Sudan Profesyoneller Birliği, İşçi Sendikalarını Yeniden Örgütleme Platformu ve Direniş Komiteleri Koordinasyonu’nun öncülüğünde emekçiler Egemenlik Konseyi’ne karşı yeniden seferber oldu.

25 Ekim darbesini yaratan koşullar işte bu düzlemde gelişmişti. Egemenlik Konseyi başkanı Orgeneral Abdulfettah el Burhan, seferberlikleri ezmek, ordunun ekonomik gücünü muhafaza etmek ve rejimi ayakta tutmak amacıyla Geçici Hükümet başbakanı ve burjuva muhalefetin lideri Abdullah Hamduk’u görevden alarak hükümeti feshetti.

Ancak darbeye, askeri diktatörlüğe ve sömürü düzenine karşı Sudanlı emekçilerin isyanı sürüyor. Rejim karşısında süren mücadele ve örgütlenen iki genel grev Sudanlı kitlelerin devrimlerine sahip çıkmakta olduklarının kanıtı. 43 milyon nüfuslu ülkede 5 milyona yakın katılımla gerçekleşen ve kamusal hayatı önemli ölçüde kilitleyen iki genel grev ise bunun en önemli örneği. Darbeden bu yana 100’ü aşkın kişiyi katleden, binlercesini de tutuklayan ordu güçleri seferberlikleri bastırmaya çalışsa da emekçi halkın direncini kırabilmiş değil.

Sudan’da sürmekte olan seferberliklerin geleceğinde, Sudan Profesyoneller Birliği, İşçi Sendikalarını Yeniden Örgütleme Platformu, Direniş Komiteleri Koordinasyonu ve Sudanlı sosyalistlerin, mücadele halindeki emekçilerle birlikte diktatörlük rejiminden, kapitalist sömürü düzeninden ve emperyalizmden kopuşu mümkün kılabilecek bir siyasi alternatifin inşası belirleyici olacak. Tam da 2011 yılından bu yana bölge devrimci süreçlerinde inşasının noksanlığını hissettiğimiz bir alternatifin. Bu süreçte biz enternasyonalist devrimcilere düşen de böylesi bir alternatifin inşası yönünde Sudanlı emekçileri politik ve örgütsel olarak koşulsuz bir şekilde desteklemek.

***

Editörün önerileri:

Yorumlar kapalıdır.