Ücret artışı talebiyle eylemler yaygınlaşıyor

Temmuz ayında asgari ücretin açıklanmasının ardından pek çok işyerinde irili ufaklı seferberlikler yaşandı. Söz konusu seferberliklere damga vuran esas gündemse düşük ücretler.

Ağustos ayının başında Gaziantep OSB’de birçok işyerini ve binlerce işçiyi ilgilendiren bir eylem dalgası yaşandı. İşverenler bütün çalışanların maaşlarına yapılacak zammı asgari ücrete yapılan yüzde 34’lük zam oranı ile sınırlı tutmak isterken; Asko Tekstil, Koza Halı, Şireci Koton ve Şireci Akrilik gibi işyerlerinde işçiler önerilen ücretler tepki göstererek iş bıraktı. Bütün OSB’yi etkileyecek olan bu eylemler sürerken AKP’li Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin, patronlardan birini ziyaret ettikten sonra işçileri sükunete davet etti ve “fitne”den söz ederek patronun ne kadar baba (!) birisi olduğunu vurguladı. Sonuç olarak direnişler büyük oranda kazanımla sonuçlandı. Belediye Başkanının bu çıplak sınıfsal tavrı ise sermaye sınıfının niteliğine dair büyük bir ders olarak işçi sınıfının hafızasına kazındı.

Belediye çalışanları da ücret artışlarının yetersizliğinden ve geçinme koşullarından mustarip. Kadıköy Belediyesi’nde Genel-İş’te örgütlü işçiler ek protokol talebi için eylem yaptılar. Ücretlerde iyileştirme talep eden işçiler yarım gün iş bırakma eylemi yaparak belediyenin önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Öte yandan İBB iştiraki olan Ağaç AŞ’de çalışan işçiler ücret artışı ve yan haklar için fiili bir grev gerçekleştirdi. Saraçhane’de direniş alanı kuran binlerce işçi, örgütlü oldukları BTO-SEN’in yetkisi olmamasına rağmen işvereni fiili olarak anlaşmaya zorladı. Genel-İş ve Boğaziçi AŞ arasında imzalanan TİS’te yer alan hakları talep eden Ağaç AŞ işçileri, direnişin 8. gününde eylemi kazanımla sonlandırdı.

TGS’nin örgütlü olduğu Sputnik’in Türkiye ofisinde de çalışanlar grev kararını işyerinin önüne astı. Ücret zammı talebi için müzakereye bile yanaşmayan Sputnik yönetimi çareyi sendikada örgütlü 24 çalışanı işten çıkararak bulurken, grev coşkuyla devam ediyor.

Son dönemde ortaya çıkan işçi direnişleri ve grevler bize işçi hareketine dair bazı önemli çıkarımlar sunuyor. Öncelikle eylemlerin çoğunda ücret talebi öne çıkıyor. Bu durum, Cumhur İttifakı’nın ekonomi politikalarının doğrudan bir sonucu. Yeni kabinenin ortaya koyduğu politikalar ve düzenlemeler çalışanların reel ücretlerindeki düşüşü engellemediği gibi, konut kiralarındaki durdurulamayan artış ve zamlar emekçilerin alım gücünü gittikçe daraltıyor. Bunun yanında henüz yaz aylarında yaşanan bu eylemler önümüzdeki süreçte de ücret teması etrafında seferberliklerin süreceğinin işaretini veriyor.

Direniş gerçekleşen işyerlerinin bazılarında yetkili bir sendika bile bulunmuyor. Buna rağmen Ağaç AŞ işçilerinin direnişinde görüldüğü gibi işçilerin birlik ve kararlılık gösterdiği eylemlerin kazanımla sonuçlanması mümkün. Türkiye’de kanunlar sendikal örgütlenmenin önünde ciddi engeller barındırıyor. Ülke barajı, işyeri barajı gibi engeller yüzünden bir sendikanın yetkili olması, yetki alsa bile TİS yapabilmesi oldukça güç. Öte yandan bu gerici kanunların değişmesinin ve -en azından fiili olarak- işçi sınıfının kazanımlarının artmasının yolu birlik ve dayanışmadan geçiyor.

Ortaya çıkan irili ufaklı seferberliklere ciddiyetle yaklaşmamız gerekiyor. Sınıfın mücadeleci kesimlerine politika taşımamız ve belki de en önemlisi sınıfın öncü sektörlerinin taleplerini iyi anlamamız gerekiyor. Zira birlik ve dayanışmanın yanında işçi sınıfının ekonomik ve sosyal haklarını kazanabilmesinin yegâne yolu, sınıf politikası rehberliğinde mücadele etmesidir.

Yorumlar kapalıdır.