OVP üzerine: onların planı ve bizim planımız

Bakan Şimşek öncülüğünde hazırlanan Orta Vadeli Program (OVP), IMF’siz IMF programının planlı bir şekilde uygulanabilmesi için hazırlanmış çerçevenin adı. Kıdem tazminatı gaspından tüketimi kısmak için alım gücünün daha da düşürülmesine, emeklilik ve tüm sigorta sisteminin özelleştirilmesinden tüm kamu kaynaklarının ve ülke zenginliklerinin sermayenin kullanıma açılmasına kadar geniş bir yelpazesi olan bir plan bu. Peki şu soruya cevap vermek gerek: Mayıs genel seçimlerinin öncesine göre ne değişmiş durumda? Bu programı farklı kılan ne?

Her şeyden önce rejimin ihtiyaçları değişti. 2017 ve sonrasında yeni rejimin birincil ihtiyacı art arda gelen seçimleri kazanarak meşru ve kurumsal hale gelmekti. Bunun için ülke ekonomisinde “ne pahasına olursa olsun büyüme” politikası izlendi. Bunun sonucu ise düşük faiz, bol kredi idi. Emperyalizmin tam da para bolluğunu kıstığı döneme denk gelen bu politika TL’nin değersizleşmesi ve faturanın hayat pahalılığı yoluyla emekçilere kesilmesi ile sonuçlandı. Bu sürede finans ve ihracat sektörü ise tarihi kâr miktarlarıyla ihya oldu.

Seçim sonrası yaşadıklarımızı ise şöyle özetleyebiliriz: Türkiye’nin yarı bağımlılığı Erdoğan yönetimi için emperyalizmle kopuşu değil, tam tersine ona daha fazla entegre olma ve finans kapital ile organik bir bağ kurmayı gerektiriyor. Tüm dünyada bir sorun haline gelen enflasyonu, tüketimi kısıp ekonomiyi frenleyerek yani faizleri yükselterek baskılayan emperyalizm, birçok ülkede emekçilerin son kazanımlarını da (özellikle emeklilik ve sigorta sistemini) törpülemek istiyor. Rejim, emperyalizmin emekçilere dönük bu planlı saldırısının bir parçası haline gelerek bunu ülke içinde uygulamak amacında ve onun bir parçası olmak istiyor. Böylece hem iç politikadaki ihtiyaçlarına (enflasyonu frenlemek, kredileri baskılamak) hem de onun bir uzantısı olan dış politikadaki ihtiyaçlarına (çevre ülkeler ile bozulan ilişkileri düzeltmek, yeni yapılan ticaret anlaşmalarına entegre olmak) denk düşecek şekilde OVP işletmeye koyuldu.

Bizim planımız

Bir önceki yazımda onlar “Amaçlarına ulaşmak için son derece örgütlü ve bilinçli hareket ediyorlar. İşçi sınıfı da sendikalarıyla aynı örgütlülük ve seferberlikle birleşik bir mücadele vermeli,” demiştim. Bu mesele sınıf mücadelesinin bir parçası ve ancak siyasal arenada çözülebilir. Örgütlü saldırıya karşı örgütlü bir şekilde cevap vermek dışında bir seçenek yok. Emekçilerin birliği acil bir zorunluluk. Kendini yerel seçim süreçleriyle sınırlamayan, daha uzun vadede rejimin saldırılarına karşı ortak acil talepler etrafında işçi sınıfının sendikaları ve diğer örgütleri bir araya gelmeli ve yumruklarını birleştirmelidir. OVP’nin tarihe karışması, kaybedilmiş haklarımızın geri alınması ve alım gücümüzün yükseltilmesi için: Ücretlere enflasyon oranında üç ayda bir zam! Dış borç ödemelerini derhal durdurun! Tüm bankaları kamulaştırın! Tüm üretim ve kaynaklar işçiler ve emekçiler yararına, işçilerin denetiminde kullanılmalıdır.

Yorumlar kapalıdır.