Sendikalaşmaya dönük baskılara ve düşük ücretlere karşı işçiler direniyor
Türkiye seçime doğru giderken, beraberinde uzun yıllardır var olan ekonomik kriz de büyüyor. Kriz emekçiler için çok daha belirgin bir hale gelmiş durumda ve seçim sonrası bu durumun daha vahim bir hal alacağı ortada. Maaşlara yapılan düşük zamlar, açlık sınırının altında maaş alan emekliler ve bu yıl asgari ücrete bir daha zam yapılmayacağının açıklanması emekçileri çok daha zorlu bir sürecin beklediğinin göstergesidir. Bu koşullara karşı mücadele eden, örgütlenen, sendikalaşan işçiler ise mobbinge maruz kalıyor, işten çıkarılıyor, sendikalaşmaya dönük engellere karşı karşıya kalıyor.
Öte yandan irili ufaklı seferberlikler pek çok işyerinde görünüyor. Tekgıda-İş’in örgütlü olduğu Perfetti, Eker Süt ve İffco fabrikalarında düşük ücret ve çalışma koşullarına karşı sendikalaşan işçiler, patronun baskısı ve işten çıkarmalarla karşılaştı. Öz Gıda-İş sendikasının örgütlü olduğu Lezita işçileri toplu iş sözleşmesi sürecinin tıkanması ve düşük ücretler nedeniyle; Basın-İş’te örgütlü PilenPak Ambalaj işçileri ise sendikal haklarının tanınmaması ve sendikalı işçilerin işten çıkarılması üzerine greve çıktılar. Agrobay şirketinin sendikalaşmak isteyen 39 işçiyi tazminatsız bir şekilde işten çıkarması sonucu başlayan direniş tüm gücüyle devam ediyor. Agrobay işçileri kıdem ve ihbar tazminatları için 18 Mart’tan bu yana Ankara’ya yürüyor. DİSK Basın-İş sendikasının örgütlendiği Ekol Ofset fabrikasında da işçiler sendikaya üye oldukları için işten çıkartıldılar.
Yakın tarihli bu örneklerde gördüğümüz gibi sendikalaşan işçiler patronların mobbing, baskı, tehdit ve işten atmalarına maruz kalıyor. Patronları koruyan rejim de onların işlerini kolaylaştıracak Kod-46 gibi yasaları önlerine sunuyor. Patronların lehine olan yasal açıklar, bütün kazanımların biçilmesine, güvencesiz ve örgütsüz bir çalışma rejimi yaratılmasına sebep oluyor. Sendikalaşmaya dönük engeller, yasal açıklar, mobbing ve işten atma gibi işçi düşmanı uygulamalar karşısında bütün direnişleri ve mücadeleleri sahipleniyoruz. Sendikalı işyerlerinde toplu iş sözleşmesi süreçlerini tıkayan patronlara karşı haklarını kullanarak grevlerini kararlılıkla sürdüren işçilerin yanındayız.
Bütün işyerlerinde işçilerin sendikalı olması, örgütlü bir mücadele hattının her alanda yaratılması işçi sınıfının en acil ihtiyaçlarından biri. Sendikaların pek çoğunun atıl ve zayıf olduğunun farkında olarak; yine de sendikal örgütlenmeyi öne çıkarmalı, var olan sendikal örgütlenmelerin de baskıyla parçalanma tehdidine karşı bir arada bu alanları savunmalıyız. Zira en kötü sendikal örgütlenme bile işçi sınıfının birlik, mücadele ve kazanımları için bir adım işlevi görebilir. Bununla birlikte işten çıkarmaların yasaklanması, düşük ücretlere ve güvencesiz çalışmaya karşı ücretlerin yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması, esnek ve güvencesiz çalışmaya son verilmesi için mücadeleyi büyütmek ve ortaklaştırmak gerekiyor.
Yorumlar kapalıdır.