ABD’de Filistin için üniversite eylemleri: olanlar ve olacaklar
Bu yazı kaleme alındığı sırada Refah, İsrail ordusu tarafından bombalanıyor. Ateşkes anlaşmasını reddeden İsrail hükümeti, Refah’a yönelik askeri operasyon başlattı. ABD hükümeti bir yandan İsrail devletine koşulsuz desteğini sürdürürken, yüzlerce üniversitede Gazze için dayanışma kampı başlatan öğrenciler ağır bir polis şiddeti altındalar. Columbia Üniversitesi’nde başlayan ve dünyanın dört bir yanında yüzlerce üniversiteye yayılan dayanışma kampları ABD üniversitelerinde baskılara karşı büyürken Avrupa ülkelerini de sarmış durumda. ABD’de son haftalarda 2 binden fazla öğrenci ve akademisyen gözaltına alındı. Buna rağmen öğrenciler tarihsel konumlarının farkındalar. Çünkü aylardır zulüm gören yüz binlerce Filistinlinin artık gidebilecek bir yerleri yok. Dünyanın her yanında milyonlarca insan meydanları doldurmuşken Siyonist İsrail, Filistin halkı üzerinde açık bir soykırım gerçekleştiriyor.
Geçtiğimiz haftalarda dayanışma kamplarının başladığı Columbia Üniversitesi’nde öğrenciler üniversitenin Hamilton binasını işgal ettiler. İşgal edilen binaya, İsrail ordusu tarafından ailesi ile beraber katledilen 6 yaşındaki Hind Rajab’ın adını veren öğrenciler, Amerikan polisinin üniversiteyi abluka altına aldığı ve yüzlerce kişinin tutuklandığı bir operasyonla gözaltına alındılar. Birçok üniversitede dayanışma kamplarına karşı örgütlenen Siyonist rejim destekçileri, ABD polisinin koruması altında öğrencilere saldırılarda bulundular. Los Angeles’taki California Üniversitesi’nde dayanışma kampındaki öğrencilere polis gözetimi altında saldıran yüzlerce Siyonist militan herhangi bir ceza almazken aynı üniversitede onlarca öğrenci, akademisyen ve gazeteci keyfi şekilde tutuklandı. ABD hükümeti İsrail’in hamisi olduğunu, Amerika içerisinde İsrail’e karşı gelmenin bir suç olarak görüldüğünü gösteriyor. ABD medyasının büyük bir kısmı barışçıl eylem gerçekleştiren öğrencileri terörist olarak yaftalıyor, eylemlerdeki polis ve militan şiddetini göstermeye çalışan gazeteciler ise gözaltına alınıyor. Bütün baskılara rağmen mücadeleyi devam ettiren binlerce öğrenci ise bizlere hep aynı şeyi hatırlamamızı söylüyor: “Gazze’de bir soykırım var, yüz binlerce Filistinlinin gidecek bir yeri yok, onların hayatı artık bizlerin de elinde. Bu sesi yükseltmek, mücadeleyi artırarak devam ettirmek, Filistin dostlarının görevidir.”
Öğrencilere karşı devlet ve üniversite şiddeti
Son haftalarda Filistin için dayanışmada bulunan öğrenciler hem ABD polisi hem de faşist kitleler tarafından saldırıya uğradılar. Birçok üniversitede Siyonist gruplar dayanışma kamplarını dağıtmak amacıyla örgütlenip polis gözetiminde öğrencilerle çatıştılar. Gözaltıların ve fiziksel saldırıların arttığı son günlerde, öğrenciler üniversite içi kurumsal baskı ile de karşı karşıyalar. Bir eğitim kurumu değil de bir kontrol mekanizması olarak çalışan üniversiteler, Siyonist sermaye ile ilişkilerini açıklamak ve kesmek yerine soykırım karşıtı olan öğrencilere karşı ABD polisinin tüm gücünü kullanırken, uzaklaştırmalarla üniversiteyi politik alandan çıkarmaya çalışıyor. Son haftalarda yüzlerce öğrenci ABD üniversitelerinde disiplin soruşturmalarına maruz kalmış durumda. Bu kurumsal baskı ortamı ve soruşturmalar dayanışma kamplarını daha da güçlendiriyor. Birçok üniversitede öğrenci ve çalışan sendikaları, hukuksuz polis ve üniversite baskısına karşı örgütlenmiş durumda. Üniversitelerde grev ve boykot çağrıları yaygınlaşıyor, ABD çapında binlerce üniversite çalışanının katılacağı grevler örgütlenme aşamasında.
Şiddetin özgünlüğü
Son 20 yılda ABD üniversitelerindeki öğrenci eylemleri asla bu kadar büyük bir polis şiddetiyle bastırılmadı. Bu boyuttaki baskının birkaç sebebi var. Gazze ile dayanışma kampları neoliberal düzenin hem kapitalist, hem emperyal hem de kültürel dinamiklerini ifşa ediyor. Öğrenciler Amerikan devletinin ve şirketlerinin Filistin’deki soykırımla doğrudan ilişkilerine karşı çıkarken, hepsi birer şirket haline gelmiş üniversitelerdeki Siyonist sermaye bağlantısını da gözler önüne seriyorlar. Meşruluğunu kaybeden üniversitelerin öğrencileri polis şiddetiyle kampüslerden atmaya çalışması, bu açıdan bir gösterge niteliğinde.
Dayanışma kamplarına karşı ABD’deki gerici kesimler de mobilize olmuş durumda. Filistin halkının maruz kaldığı İsrail faşizmi, ABD içerisinde de soykırımı protesto eden öğrencilere yöneltiliyor. Bir yandan gerici kitleler dayanışma kamplarına fiziksel saldırılarda bulunuyor, diğer yandan ABD devleti antisemitizm argümanlarıyla öğrencileri yasal ortamda susturmaya, bastırmaya çalışıyor. ABD hükümeti Filistin’deki katliamı bir fırsat olarak değerlendiriyor.
Avrupa’da direniş
Gazze ile dayanışma kampları, ABD ile ortak bir sermayeye sahip Avrupa kampüslerine de sıçramış durumda. Farklı bir öğrenci hareketi geçmişine sahip olan Avrupa üniversitelerinde daha radikal ve daha etkili eylemler gerçekleşiyor. Fransa ve Hollanda üniversitelerinde dayanışma kampları kampüs işgallerine dönüşmüş durumda. Barselona ve Dublin Üniversiteleri’nde öğrenciler İsrail ile bütün finansal bağların kesilmesi taleplerini kabul ettirdiler.
Tüm gözler Refah’a
ABD’deki öğrenci direnişleri hedeflerinden hiç şaşmadı; uzaklaştırmalara, saldırılara, işkenceye karşı direnen öğrenciler kendi taleplerini yükseltmeye devam ediyorlar: “Filistin’de soykırıma son.” Üniversite kampüslerinden liselere, cezaevlerine, meydanlara taşan direniş son yıllardaki en büyük barışçıl sivil hareketlerden birisini temsil ediyor. Bütün baskılara rağmen dayanışma kamplarına yapılan saldırılar öğrenciler için ikinci planda. Ve son tüm eylemciler aynı şiarı yineliyor: “Refah’ta katliam var! Tüm gözler Refah’a! Filistin’e özgürlük, soykırımcı İsrail’e boykot!”
Cornell Üniversitesi’nden okur mektubu
Yorumlar kapalıdır.