İktidar sözcüleri “Gördünüz mü?” diyor! “Nasılmış?” Kastettikleri Suriye. Esad rejiminin devrilmesi. Onlara göre olan biten, Erdoğan’ın dehasını ve AKP-MHP iktidarının olağanüstü başarısını tescilledi. Köpürtüyorlar çünkü iktidar için buradan iç politikada liyakat ve meşruiyet devşirmek istiyorlar.
Tabii ki dedikleri gibi değil. Olayların gelişimi bir başka gerçeğe işaret ediyor. Kronolojiyi izleyen herkes “beklenmeyenin” gerçekleştiğini görebilir. Suriye’de masa başında planlanan şey gerçekleşmedi. Türkiye dahil bölgedeki tüm güçler diktatör Esad’ın devrilmeden birkaç gün öncesine kadar kapısını çalmaya devam ediyordu.
Umulan, Esad’ın “kontrollü” bir geçiş sürecine evet demesiydi. Bu bir yorum değil. Başta Erdoğan olmak üzere Fidan ve Kalın dahil bu durum birçok kez dile getirildi. Putin’in de Esad’a bu yönde telkinlerde bulunduğu açığa çıktı. ABD ve AB ülkeleri zaten böylesi bir “kontrollü” geçiş sürecinin uzun süredir tarafıydı. Körfez ülkeleri keza benzer bir tutuma sahipti.
Hatırlayalım! Esad devrilmeden sadece bir ay önce, 11 Kasım’da, Riyad’da İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi’ne katıldı. Erdoğan dahil bütün Körfez/Arap ülkeleri liderleri Esad ile aynı fotoğrafta yer aldı. Erdoğan, Esad ile ilgili şöyle diyordu: “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkileri normalleştirmek amacıyla Beşar Esad ile görüşmek istedik. Şimdi karşı tarafın cevabını bekliyoruz.” O cevap HTŞ Halep’i düşürene kadar da beklendi.
Şaşırtıcı mı? Değil! Putin’in deyimiyle “Halep’i düşüren 350 HTŞ’li değil, 30 bin rejim askerine ve İran milisine rağmen” içten içe çürümüş Esad rejiminin kumdan kaleye dönmüş olmasıydı. Sadece birinin dokunması gerekiyordu. Dokunana kadar HTŞ de bu sonucu beklemiyordu. O yüzden Suriye’nin kaderini silahlı 10 bin HTŞ’li değil Suriye halkının tercihleri belirleyecek diyoruz.
İsrail’e gelince! Netanyahu da hep zayıf ve kontrol edilebilir bir Suriye’den yana oldu. Esad İsrail’in bu beklentisine hep uygun bir politika izledi. İsrail’in Esad rejiminin yıkılması sonrası Suriye’nin askeri altyapısını çökertmesi ve işgalini Golan Tepeleri’ni de aşarak Dera’ya kadar genişletmesi de bu gerçeği doğruluyor. Çünkü iktidarda artık Esad olmayacak!
Kuşkusuz bu anlatım komplo severlerin ve tarihi oyun hamuru sananların hoşuna gitmeyecek. Onlar kendi hayatlarını da hiçleştirmek pahasına “büyük oyun” diyecekler. Üzgünüz, biz piyon değiliz! Toplumsal altüst oluşlar, siyasal yıkım ve değişimler masa başlarında belirlenemez. Olana müdahale etmekle bir şeyi masa başında istediği gibi şekillendirmek tamamen ayrı şeylerdir. Rusya ve İran bunun en açık örneği! Kazanmış görünen diğerleri için de durum farklı değil.
Bölge devletleri ve emperyalist güçler kuşkusuz bu bilgiye tamamen vakıflar. Öyle olduğu için 13,5 yıldır Suriye’yi çıkarlarına uygun şekilde şekillendirebilmek için milyarlarca dolar harcadılar. Niye? Kontrol edebilmek için! Neyi? Olası bir devrimi! Ve evet, bir kısmının harcadığı milyarlar şimdiden çöp oldu. Çünkü politik öncüsü kim olursa olsun milyonlarca insanın seferber ve taraf olduğu politik-sosyal olayların kaderi sahada şekillenir. Toplumsal-siyasal altüst oluşların kendi içsel dinamikleri vardır. Nereye akacaklarını hiç kimse önceden bilemez. Ve ama bırakın aksın! Bırakın onlar korksun devrimlerden. Korku onlara, devrim bizlere…
Yorumlar kapalıdır.