“Şerefli” polise tokat atılır mı?

Geçtiğimiz ay Newroz yine coşkuyla kutlandı. BDP önderliğinde gerçekleşen bu gösterilerde Kürt halkı, her yıl olduğu gibi bu yıl da haklı taleplerini dile getirdi. Seçimlerin yaklaştığı bu günlerde, kutlanan Newroz’dan sonra yürüyüşler ve oturma eylemleri yapılmak istendi. Bayram havasında geçmesi gereken Newroz’da Kürtler yine karşılarında kolluk güçlerini buldular.

Silopi’de yapılan kutlamalar sonrası oturma eylemi yapmak isteyen, aralarında BDP milletvekili Sebahat Tuncel’in de bulunduğu gruba, polis, gaz bombaları ve tazyikli su ile saldırdı. Bu durumu engellemek isteyen Sebahat Tuncel, tabiri caizse sabır taşının çatladığı yerde, derdini anlatamadığı polise bir tokat yapıştırdı. Bu malzemeyi kaçırmayan burjuva medya, günlerce tokat anını, öncesinde neler olduğunu anlatmadan döndüre döndüre verdi. Bunun üzerine iktidar ve muhalefet partileri şovenist saldırılarını gecikmeden başlattılar. Başbakan’a göre “en hafif tabirle densizlik”, Bahçeli’ye göreyse “gözü dönmüş, eli kanlı bir çapulcunun tokadı” olan bu olay, Kürt halkının birikmiş öfkesiydi belki de. Yıllarca kolluk güçlerinin gaz bombalarına, tazyikli sularına, hatta kurşunlarına maruz kalan Kürt halkına yapılan bu saldırıları görmek istemeyen egemen medya, tokat sonrası ikiyüzlülüğünü gösterdi. “Şerefli” polislerin attığı tokatlar, tekmeler konu bile edilmedi. Bu “şerefli” polisler ki insanları öldürüp kuyulara attılar, fakat siz egemenler “bin kişiyi öldürdüm” diyen eski özel hareketçi Ayhan Çarkın’ı dahi sorgulayıp serbest bıraktınız. 13 -14 yaşındaki Kürt çocuklarının başını dipçikle ezen, hatta onları öldüren kolluk kuvetlerine “şerefli” diyen bir zihniyet yanında, o tokat fazlasıyla küçük kalıyor. Asıl eli kanlı olanlar bu katillerdir!

En hafif tabirle densizlik olan, egemen devletin, 80 yıldır Kürt halkına uyguladığı inkâr ve imha politikalarıdır.

Bu durum karşısında, Kürt sorununu çözmek istediği yalanını insanlara yutturmaya çalışan iktidarın davranışı, asıl amacının sorunu çözmek değil, hareketi tasfiye etmek olduğunu ortaya çıkarıyor. Siyasi tutukluları serbest bırakmayan anadilde eğitimi dahi kabul etmeyen hangi “açılımla” bu sorunu çözeceksiniz? Taşı da tokadı da atanın, bu çözümsüzlüğe mahkûm edilmiş bir halkın eli olduğu görmezden gelinemez.

Yorumlar kapalıdır.