OHAL Rejimi ve KHK’lar

15 Temmuz darbe girişiminden beri ülke, sivil cunta görünümlü bir OHAL rejimi ile yönetilmektedir. Bu OHAL rejiminin toplumu baskı altında tutmak için kullandığı en önemli araç ise KHK’lardır. 15 Temmuz’dan beri çıkartılan onlarca KHK ile yüz binin üzerinde kamu emekçisi işinden edilmiş; onlarca dernek, gazete, dergi vb. kapatılmış ve en önemlisi de OHAL rejimini ayakta tutmayı hedefleyen yasalar çıkartılmıştır.

İlk KHK’larla şoka uğrayan kamu emekçileri maalesef bu şokun etkisinden kurtulmayı başaramamıştır. Çıkan her KHK ile gözünü listelere diken kamu emekçileri adeta celladını bekleyen bir kurban misali kabuğuna çekilmiştir. KHK’lar bir yandan cemaat mensubu ya da sempatizanı emekçileri kamudan tasfiye ederken, diğer yandan da kamudaki mücadeleci emekçileri de hedefine almıştır. Böylelikle AKP iktidarı OHAL rejimine ayak bağı olacak tüm engelleri ortadan kaldırmaya çalışmıştır.

KHK’lar görüntü itibariyle muhalifleri hedef alsa da iktidar yanlısı kesimleri de korkutmaktadır. KHK’lar bir bütün olarak toplumun tüm kesimlerini örgütsüz hale getirmek, insanları yalnızlaştırmak için kullanılan bir araç halini almıştır.

Tarihin hiçbir döneminde baskı rejimlerinin varlıklarını sürdürmek için kullandıkları zorbaca yöntemlerin işe yaradığı görülmemiştir. Toplum üzerinde kurulan bu korku rejimi bir yandan insanları yalnızlaştırmaktayken diğer yandan büyük bir öfke biriktirmektedir. Toplumsal öfkenin ne zaman patlayacağını kestirmek zor olabilir. Ama kolay olan, bunun kaçınılmaz bir gerçek olduğudur ve bu patlama gerçekleştiğinde ilerici güçlerin konumu olacaktır. Bugün ilerici kamu emekçilerine düşen görev bu öfkeyi büyütmek ve bir patlama anında sınıfın içinde köşe başlarını tutmuş olmaktır.

Bir Kamu Emekçisi

Yorumlar kapalıdır.