Kadın İstihdamı Paketi: Müjde mi, kara haber mi?

Aile Bakanlığı tarafından müjdeyle açıklanan, Ankaralı sanayiciler tarafından ise “Kadınlar artık zor iş bulur” olarak değerlendirilen kadın istihdam paketi Kasım ayında TBMM gündeminde olacak. Çalışma Bakanı Faruk Çelik için bu paket, öncelikle “genç nüfus ve sağlıklı aile kurumunun devamlılığı” demek. Fatma Şahin ise, bu pakette “işletmelere yük getiren hiçbir tedbire yer vermedik, konu açısından endişe edilecek bir durum yok” diyerek patronları rahatlatıyor. Genç nüfus, güçlü aile, patronlar derken kadınların adını anan pek yok.

“Aile ve iş yaşamını uyumlaştırma” muradındaki bu paket aslında SSGSS yasası ve Ulusal İstihdam Stratejisiyle öncelenmişti. Kadınlar için daha az prim ödeyerek erken emekli olma hakkı SSGSS ile gasp edilmiş, “uzaktan çalışma”, “esnek zaman modeli”, “özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurmak” gibi modelleri içeren Ulusal İstihdam stratejisiyle de kadın istihdamının hangi koşullarda artırılacağı gösterilmişti. (Doğumdan önce de sonra da esnek değil, güvenceli iş!)

Bu paketin içinde, ücretli doğum izninin 2 hafta arttırılması, çocuk sayısına göre artacak şekilde yarım gün çalışma hakkı olacağı söyleniyor. Bu tür sosyal haklar paketi süslese de, ambalajı çıkarıldığında kadını yine esnek ve güvencesiz çalışma koşulları bekliyor.

Kadınlara evin yolu gösteriliyor

Nüfusun yüzde 25’i 0-14 yaş grubunda olmasına rağmen hükümet, vatana “hibe etmek” veyahut ucuz işgücü ordusu olarak piyasaya sürmek üzere çocuk işçi istiyor. Genç nesil meselesini ülke ekonomisine bir kâr-maliyet unsuru olarak gören Hükümet, bunun için kadınların aile içinde karşılıksız bakım emeğine ihtiyaç duyuyor.

Oysa kadınların çalışma hayatında sürekli olamamasının önündeki en büyük engel çocuk bakımı. Kamusal bakım hizmeti olarak işyerlerinde, belediyeler bünyesinde kreşler açılmadan, yalnızca kadına tanınan izinlerle kadınlar çocuk-yaşlı bakımından azade olmuyor. Babalık izni, zorunlu ebeveyn izinleri tanınmadan yapılacak bu düzenleme, çocuk doğuran kadınlara evin yolunu gösteriyor. Çocuğu büyüttüğü yıllar boyu kocasının eline bakan kadın iş hayatına döndüğünde ise onu, sıfırdan başlayan bir kariyer, esnek ve alt seviyede işler bekliyor. Annelik ve bakım için verilen hakların patronlara hiçbir maddi yük getirmemesi için İşsizlik Fonu devreye sokulurken asıl niyetin kadını değil sermayeyi güçlendirmek olduğu anlaşılıyor.

Hükümetin gerçekten kadınları iş hayatında güçlendirmek gibi bir derdi olsaydı, çocuk bakımını sadece kadının yükümlülüğü olarak görmez; aksine bu sorumluluğu kadın ve erkeğin eşit bir şekilde paylaşacağı düzenlemeleri hayata geçirirdi. Zorunlu ücretli babalık izni ile, işyerlerine ve mahallelere ücretsiz kreşler, yaşlı bakım evleri açarak kadının bakım yükünü azaltacak kamusal hizmetleri devreye sokar, bunun altyapısını hazırlardı.

Kadınların iş hayatında eşit koşullarda var olabilmesi için; esnek değil, yarı zamanlı değil; güvenceli, eşdeğer işe eşit ücret ödenen işlerde çalışmak istiyoruz.

Yorumlar kapalıdır.