Seçimler ve işçiler

2023 Seçimleri yaklaştıkça elde kâğıt kalem, çeşitli olasılıklarla seçim sonuçlarını öngörme telaşı başladı. Taktikler veriliyor, akıllar dağıtılıyor. Yapılması ve yapılmaması gerekenler listesi çoğaldıkça çoğalıyor. Bunlara Türkiye toplumunu anlama kılavuzları eşlik ediyor. Ve tabii kuşkusuz 2023’ün, hemen her seçimde olduğu gibi, Türkiye siyasi tarihinin en önemli ve en hayati seçimi olduğu özellikle ve özellikle belirtiliyor. Kısaca “macera arama” peşinde olanlar peşinen uyarılıyor.

Tabiri caizse her kesim kendi tarafında gördüklerine safları sıklaştırma mesajları iletiyor. Şikâyetlerin ertelenmesi, sıkıntıların büyütülmemesi, karşı tarafa koz verilmemesi, kol kırılsa da yenin içeride kalması tembih ediliyor. Bir taraf “evdeki bulgurdan olma” tehlikesinden bahsederek “endişeli” olduğu söylenen “muhafazakâr” safları bir arada tutmaya çalışırken, “seküler” olduğu söylenen diğer taraf biraz daha “sabır ve sükûnet” telkin ederek selamet vaat ediyor. Bir de hangi tarafı tercih ederse o kesime kazandıracağı söylenen “Kürtler” var. En çok akıl da onlara veriliyor.

İşçilere, emekçilere, kadınlara, gençlere, daima ezilen ve sömürülen konumunda olan kesimlere anlatılan tablo bir kez daha işte bu. Kimi zaman “yetmez ama…” denerek, kimi zaman “tatava yapma, bas geç” denerek, kimi zaman “bulgurdan olursun” denerek, eni konu ana mesajı “şimdi macera zamanı değil, sürüden ayrılma” denerek kitleler bir kez daha pasif onay mercii olarak sandık başına çağrılmaya hazırlanıyor.

“Macera” dedikleri işçinin, emekçinin şikâyetlerine, eleştirilerine, beklentilerine, taleplerine göre hareket etmemesi. Nasıl olur da hangisi gelirse gelsin işçinin, emekçinin, yoksul halkın örneğin asgari ücret, örneğin emekli maaşı, örneğin alım gücü, örneğin sendikalaşma hakkı, örneğin çalışma şart ve koşulları, örneğin parasız ve kaliteli eğitim ve sağlık hakkıyla ilgili temelde hiçbir şeyin değişmeyip aynı kaldığını sormaması.

Kuşkusuz işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler güçlü bir şekilde bunu sormaya başladılar. Türkiye’nin sınıfsal gerçeği emek eksenli mücadele için bugün çok güçlü bir zemine sahip. Bu zemin seçimlere kurban edilemeyecek kadar önemli ve hayati imkânlar barındırıyor.

Yorumlar kapalıdır.