Avrupa’da yükselen grev dalgasına kapitalizmin yanıtı: grev karşıtı önlemler

Avro bölgesinde, enflasyonun uzun bir aradan sonra ilk kez yüzde 10’u aşması üzerine Avrupa’nın pek çok ülkesini saran grev dalgası tüm şiddetiyle devam ederken, kapitalist hükümetler emekçilerin taleplerini karşılamak yerine mücadeleyi her yolla bastırma arayışında. Bir yandan sendikalarla yürütülen görüşmelerde enflasyon oranının altında ücret zamları önerilirken, diğer yandan mevcut grevler yasal tedbirlerle önlenmeye çalışılıyor.

Aralık ayı, Britanya genelinde artan enflasyona karşı hemşireler, öğretmenler ile demiryolu, posta, havayolu ve gümrük çalışanlarının kitlesel grevlerine sahne oldu. Ücretlere zam mücadelesi çok farklı sektörlerden o kadar geniş bir yelpazeye yayıldı ki, ülkede 1926’dan beri ilk kez yasal bir genel grev düzenlenmesi gündeme geldi. Sermaye sınıfının ve onun temsilcisi burjuva hükümet, grevler nedeniyle kamu hizmetlerinin aksadığı bahanesiyle kitlesel grev ve seferberlikleri hukuken engellemeyi hedef koydu. Başbakan Rishi Sunak, grev karşıtı “sert” tedbirler öngören yeni bir yasanın 2023 yılı içinde geçirileceğini duyurdu. Bir yandan hükümet işçi düşmanı yasal tedbirler almaya hazırlanırken, diğer yandan ülkede Avrupa genelindeki grev hakkını en çok sınırlayan yasalar halihazırda yürürlükte. 2016 yılında kabul edilen yasayla, grev kararı almak için gerekli oy oranı önemli ölçüde artırılmış ve oylama süreci çok katı kurallara bağlanmıştı. Son grev dalgası üzerine işverenlerin, grevleri kırmak için işçi bulma kurumlarından işçi istihdam etmesinin ve yasadışı ilan edilen grevler nedeniyle sendikalardan bir milyon sterline varan tazminatlar talep etmesinin yolu açıldı.

Benzer bir süreç Fransa’da da yaşanıyor. Eylül-aralık döneminde, enflasyon karşısında ücret zammı için ulaşım, eğitim, sağlık ve petrol işçileri tarafından çok sayıda önemli grev düzenlendi. Bu koşullarda, son Bakanlar Kurulu toplantısında Macron’un hükümetine, “kamu hizmetlerinin her koşulda sürdürebilmesi amacıyla gerekli hukuki çerçeve üzerine düşünme” talimatı verdiği basına yansıdı. Nitekim büyük demiryolu grevi bağlamında konuşan hükümet sözcüsü de, ulaşım gibi önemli bir kamu hizmetinin aksaması karşısında yeni tedbirlerin düşünülmesi gerektiğini ifade ederek hükümetin grev karşıtı ajandasını açıkladı. Kapitalist hükümet, “asgari çalışma” adı altında, grev süreçlerinde sektör çalışanlarının bir kısmının kamu hizmetlerinin devam etmesi için greve katılmasını önlemeyi hedef olarak koymuş vaziyette.

Avrupa genelinde kapitalist hükümetler, enflasyon karşısında ücretlerin daha fazla baskılanmaması amacıyla düzenlenen grevlere, grev hakkının sınırlanması başta olmak üzere baskı araçlarıyla yanıt veriyor. Kamu hizmetlerinin aksamaması söylemiyle kapitalistler, işçi grevlerine olan halk desteğini azaltmayı ve asgari çalışma adı altında da grevleri bölerek katılım oranıyla eylemin etkisini zayıflatmayı amaçlıyor. Avrupa genelinde grevlerin sürmesi, işçi sınıfının kolaylıkla geri adım atmayacağını gösteriyor.

Yorumlar kapalıdır.