EYT, eksik kalan görkemli bir hak mücadelesi!

2019 yılında “milletimin zararına olan bir şeye seçim kaybetsek de yokum” diyen Erdoğan 2023 seçimleri öncesi EYT’nin üstelik yaş şartı olmadan çıkarılacağını ilan etti. Erdoğan’ın fikrini değiştirmesine yol açan iki kritik etmen söz konusu. Bir; EYT’lilerin gerçekten tarihe geçecek nitelikteki kararlı hak mücadelesi. İki; 2023 seçimlerinde, anketlere yansıdığı kadarıyla, Erdoğan’ın seçimleri kaybetmeye çok yakın taraf olması.

Kısacası EYT’liler seçimler öncesi ortamda kararlı mücadeleleriyle Erdoğan’ı EYT’ye evet demeye mecbur bıraktı. Bu kısmın üzerinde durmak gerekiyor. Çünkü EYT görkemli ama eksik kalan bir hak mücadelesi. Halen hem EYT’lilerin çözülmesi gereken sorunları var hem de genel olarak emeklilik sisteminin düzeltilmesi gereken birçok sorunlu yönü bulunuyor. Bütün bunlar emekçiler ve emekliler lehine bir çözüme kavuşacaksa bu kesinlikle EYT’lilerin örnek alınması gereken kararlı mücadelelerin bir benzeriyle mümkün olabilecek.

Erdoğan 2019 yılında EYT için tam olarak şöyle diyordu: “Niçin erken emeklilik? Ne zaman emekli olması gerekiyorsa o zaman emekli olsun ve parasını en güzel şekliyle alsın. Tutturmuşlar erken yaşta emeklilik, İskandinav ülkeleri bu sistem yüzünden battı. Bizim ülkenin başına da bu erken emekliliği dolayanlar maalesef bunun bedelini ödeyecekler ve ödediler. Milletimin zararına olan bir şeye seçim kaybetsek de yokum.”

İşte bu açıklamasına rağmen Erdoğan EYT’ye evet demek zorunda kaldı. EYT’liler yıllarca süren kararlı mücadeleleriyle bunu sağladı. Ama yakın tarihte bir seçim olmasaydı, Erdoğan seçimleri kazanma konusunda rahat olsaydı, EYT sorununun çözüme kavuşması belki de söz konusu olmayacaktı. Israr, kararlılık, zamanlama ve hep birlikte topyekûn hareket EYT’lileri hedeflerine ulaştırdı. Devam eden hak mücadeleleri için bunun örnek alınması ve unutulmaması gerekir.

En önemli sorun ABO!

Aylık bağlanma oranları (ABO), 2000 yılında katsayı ve gösterge sistemini kaldıran 4447 sayılı ve Ekim 2008’de güncelleme katsayısını emekliler aleyhine değiştiren 5510 sayılı kanunlarla düşürüldü. Bu nedenle emeklilerin aldığı maaşlar yaşamı idame ettirebilmenin çok uzağında kaldı. 2000 yılı öncesi yüzde 70 oranında olan aylık bağlanma oranları yüzde 35’lere dek düşürüldü. Bu nedenle eskiden en düşük emekli aylığı dahi asgari ücretin üzerindeyken şu an emeklilerin çoğu 8500 lira olan asgari ücretin altında bir maaş almakta. 5500 lira olan emekli maaş tabanı açlık sınırının ancak yarısına denk gelmekte. Ayrıca farklı maaş hesaplama dönem ve katsayıları nedeniyle aynı koşullarda emekli olanların aldıkları emekli maaşları arasında büyük farklar oluşmuş durumda. Bu çerçevede mağdur olan emekliler için bir yasal düzenlemeyle intibak sorununun da çözülmesi gerekiyor. Sonuç olarak, en düşük emekli aylığı en az asgari ücret seviyesine çıkmalı. Emekliler milli gelirden ve büyümeden doğrudan paylarını almalı. Aynı koşullara sahip emekliler arasında maaş farkı olmamalı.

Emeklilik yaşı kaç olmalı?

EYT’nin yaş şartı olmadan çıkacağının ilan edilmesi sonrası en önemli tartışma konusu, 8 Eylül 1999 sonrası çalışmaya başlayanların emeklilik yaşı sorunun ne olacağı. Herhangi bir yasal düzenleme yapılmadığı takdirde bir günle EYT’yi kaçıran örneğin 45 yaşındaki bir kişi emekli olmak için 15 yıl daha çalışmak durumunda kalacak. Bu arada ilave 15 yıl çalışmasına rağmen ABO nedeniyle emekli olduğunda alabileceği maaş kendisinden 15 yıl az çalışmış olan emekliden bırakın fazla ya da aynı olmayı, katsayı ve hesap yöntemi nedeniyle muhtemelen daha az olacak. Çalışan yoksulluğunun emekli yoksulluğuyla birlikte hayat boyu sürmesi kabul edilemez. Kuşkusuz öncelikle çalışan yoksulluğuna neden olan düşük maaş politikasının kökten değişmesi gerekli. Asgari ücret en az yoksulluk sınırına çıkmalı. En düşük emekli aylığı bu asgari ücrete denk gelmeli. Emeklilik ülke koşullarına uygun olarak ulaşılabilir olmalı ve bu çerçevede emek örgütlerinin öncülüğünde gerçekçi, sürdürülebilir, uygulanabilir bir emeklilik yaşı ve sistemi kurulmalıdır.

Örgütlenme, sendikalaşma olmadan olmaz!

EYT’lilerin de emekli olmasıyla birlikte Türkiye’deki en büyük sosyal küme emekliler olacak. Bu denli bir toplumsal büyüklüğün örgütsüz olması kabul edilemez. Mevcut tabloda maaşından sağlık hizmetlerine, ikramiyesinden promosyonuna kadar emeklilerin hak ve sorunları emekliler yok sayılarak, tek taraflı olarak ele alınmakta. Emeklilerin gıyabında süren bu sürece dur denilmeli. Emekliler örgütlenmeli, sendikalaşmalı. Buna engel olan yasal engeller kaldırılmalı. Başta maaş artışları, ikramiyeleri ve promosyon hakları olmak üzere emeklilerin tüm hakları toplu sözleşmeyle belirlenmeli.

Emeklilere ve emeklilik sistemine bir sosyal risk ve gereksiz harcama kalemi olarak bakılamaz. Emeklilerin aldıkları maaş ve hizmetlerin karşılığını yıllarca prim ödeyerek vermiş olması bir yana emekliler toplumun tamamının dedesi, ninesi, annesi, babası, kardeşi, arkadaşı durumunda. Gençler de bir gün emekli olacak yaşlara gelecekler. Emekçilerden yana sağlıklı ve insani bir emeklilik sisteminin kurulması bu anlamda hepimiz için ortak bir kazanç ve toplumsal bir değer olarak görülmeli.

Yorumlar kapalıdır.