Kendi kanını içerek ölen kutup ayısı

Önce ağzı jilet gibi keskin bir baltayı buza gömüyorlar. Sadece baltanın jilet gibi keskin ağzını birkaç milim dışarıda bırakıyorlar. Sonra baltanın dışarıda kalan bu jilet gibi keskin ağzına kan sürüyorlar. Çok geçmeden bir kutup ayısı kan kokusunu alıp baltanın gömülü olduğu yere geliyor. Kutup ayısı kanı yalamaya başlıyor.

Kanı yaladıkça dili kesiliyor. Dili kesildikçe kanı akıyor. Kanı aktıkça yalamaya devam ediyor. Bir süre sonra kutup ayısı kansız kalarak ölüyor. Kendi kanını içerek ölen kutup ayısına bu tuzağı kuranların bir amacı var: Kürkünün zarar görmemesi. İsteseler kurşunla da öldürebilirlerdi. Lakin delinmemiş kürk çok fazla para ediyor. Düşünebiliyor musunuz? Bir takım “insanlar” bir araya geliyor, kutup ayısının kürküne zarar vermeden onu nasıl öldürebileceklerini planlıyor. Sonra planı uyguluyor ve kendi kanını yalatarak kutup ayısını öldürüyorlar…
İnsanın uyguladığı bu vahşetin doğada bir başka örneği yok! Bilinen hiçbir canlı böylesi bir vahşet potansiyeline sahip değil. Üstelik insan bu vahşeti sadece kendisi dışındaki canlılara değil, kendi cinsine karşı da uyguluyor. İnsanın kendi cinsi dâhil bütün canlılara karşı en vahşi, en acımasız uygulamalarının zirve yaptığı bir dönem yaşıyoruz.

İnsan bu vahşeti neden sergiliyor?

Bir kürk nedir? Ona sahip olan hayvanı soğuktan koruyan bir giysi. Onu öldürüp, kürkünü üzerinden kazıyıp çıkarıyorlar. Sonra bir zengin için binlerce dolarlık bir giysi haline getiriyorlar… Düşünebiliyor musunuz? Yukarıdaki sahneyi aklınıza getirin! Bu kürkü giyen kişilerin kan gördüğünde bayılacak kadar hassas olması onların insan olmasına yeter mi? Sadece hayvanları mı kürkleri için vahşice katlediyorlar? Dünyanın dört bir yanında sadece bir lokma ekmek için saatler boyu çalışan 250 bin çocuk var. Dünyada aç insan sayısı 1 milyara yakın. 2 milyar insan içecek temiz su bulamıyor. 500 milyon insan işsiz. Üstelik ne savaşlar son buluyor, ne de baskı ve şiddet. Bir kürk nedir? Kendi kanında ölmesi için tuzak kurulmuş bir canlının geride bıraktığı utanç belgesi!

Bu kürkü giyen zenginler oturup plan yapıyorlar. Nasıl daha fazla zengin, daha fazla güç ve iktidar sahibi oluruz diye. Bir önceki yazımızda dünyadaki milyarderlerden bahsetmiştik. Türkiye’den de her yıl daha fazla sayıda zenginin bu milyarderler listesine girdiğini söylemiştik. Ne pahasına? Türkiye milyonlarca işsizin, aç ve yoksul insanın olduğu bir ülke. Ve siz çok zenginsiniz ve bununla övünüyorsunuz, öyle mi? Patronlar kulübü TÜSİAD -onlar kendine sivil toplum kuruluşu diyor- ilk 10 yılını iki ayrı kitapta topladı. Nasıl hükümet devirdiklerini, nasıl sıkıyönetim komutanlıklarıyla ilişki kurduklarını anlatıyorlar. TÜSİAD’ın eski başkanlarından Berker yine de üzgün. “TÜSİAD bir lobidir. Dünyadaki benzerlerimiz başbakanları seçtirir ama bizim öyle bir gücümüz olmadı” diye… Adamdaki hırsa ve özleme bakar mısınız?

Lakin kendi kanımızı yalamaktan bıktık. Kürklerimizi üzerimizden kazıyıp çıkarmalarından bıktık. Utanmadan insanlıktan, masumiyetten, vicdandan bahsetmelerinden bıktık. Gerçekten bıktık! Gerçekten! Bıktık!

Yorumlar kapalıdır.