Mücadeleleri birleştirelim!
“Çok şükür, kriz bizim işyerimize uğramadı!” diyenlerden misin? Senin işyerin kapanmadı, işçi de çıkarılmadı, zorunlu ücretsiz izin uygulaması da yok senin işyerinde, öyle mi? Bütün bunlardan dolayı kendini şanslı sayıyor ve çok şükür diyorsun! Anlıyoruz seni! Dileğimiz bunların hiçbiri başına gelmesin.
Lakin krizin seni “teğet” geçeceğini sanıyorsan, yanılıyorsun. Felaket tellallığı yapmak istemeyiz, ama unutma! Kriz sana HENÜZ uğramamış olsa da çok ama çok fazla işçiye çoktan uğradı bile…
Mahallende, işyerinin yanında yakınında, kahvede, otobüste, hısım akraba içinde işyeri kapanmış, işten atılmış, ücretsiz izne çıkarılmış ne de çok insan var, değil mi? Haklısın! TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) Eylül 2008 verilerine göre işten çıkarılan ya da işyeri kapanarak işsiz kalanların Temmuz-Eylül döneminde sayısı 650 bin kişi daha arttı!
Belki de bazılarının hak ettiğini düşünüyorsun. Zaten tembeldi, işine gücüne sahip çıkmazdı diye açıklıyorsun onların başına gelenleri.
Belki de Türk diye, Kürt diye, Alevi diye, yeterince dindar değil diye açıklama peşindesin işsiz kalanların akıbetlerini.
Yani benim başıma gelmez inancındasın. Senin de başına gelebileceğini illa yaşayıp görmeni istemeyiz. Biliyoruz ve anlıyoruz seni; çünkü işsiz kalan, işyeri kapananların büyük çoğunluğu da başta senin gibi düşünüyordu. Onlar da, başkalarının başına geldi ama benim başıma gelmez diyorlardı, aynı senin gibi…
Belki de henüz bir işe sahipken, sessiz kalarak işsiz kalmayacağını düşünüyorsun. Sokakta 5 milyon işsiz var ve sürekli artıyor… Bir iş için bırak sessiz kalmayı, hayat boyu konuşmamaya razı olabilecek, üstelik senin aldığın ücretin yarısına aynı işi yapmaya razı milyonlardan bahsediyoruz. Sokaktaki her 5 kişiden 1’i işsizken işini nasıl koruyacaksın? Biliyor musun? TÜİK verilerine göre çalışanların %45,9’u herhangi bir sosyal güvenlik sistemine de kayıtlı değil.
Biz diyoruz ki; her 5 kişiden 1’inin işsiz, her 2 kişiden 1’inin sosyal güvenlik sisteminin dışında olduğu bir Türkiye’de bütün işler 4 vardiya 6 saat çalışma düzeniyle tüm çalışanlar arasında paylaştırılmalı. Herkes için sosyal güvenlik olmalı. Ücretler düşürülmemeli, insanca yaşayacak seviyede, yoksulluk sınırının üzerinde olmalı.
Biz diyoruz ki; işten atılmalar yasaklanmalı, keyfi işyeri kapamalarının önüne geçilmeli, iflas eden işyerlerinin çalışanlarına yeniden iş sağlanana kadar insanca yaşayacak kadar işsizlik parası ödenmeli.
Tabii biliyoruz ki, krize karşı mücadeleleri birleştiremezsek işyerimizi, işimizi, aşımızı koruyamayız.
Dolayısıyla henüz kapanmamış, işçi çıkarmamış ya da zorunlu ücretsiz izin kararı almamış işyerlerindeki işçiler bu durumu yaşayan işyerlerindeki işçi kardeşleriyle birlik ve dayanışma içine girmelidir.
Kendi başımıza gelmesini beklemeyelim: Krize karşı mücadeleci işçi komitelerimizi kuralım. İşyerlerimizi terk etmeyelim. İşyerlerini terk etmeyen işçileri yalnız bırakmayalım. Sendikalarımızı krize karşı sürekli mücadele merkezleri yapalım. Krize karşı bütün mücadeleleri birleştirelim. Krize karşı ortak mücadele birliklerini yaratalım. Gün dayanışma, birlik ve mücadele günüdür.
Yazan: İşçi Cephesi (21 Aralık 2008)
Yorumlar kapalıdır.