“İnsani yardım” mı, emperyalist işgal mi?
Haiti, 12 Ocak günü büyük bir depremle sarsıldı. Deprem, ülkede büyük bir insani felakete neden oldu; 10 milyonluk ülkede, 200 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği ve 3 milyondan fazla insanın da yaralandığı veya evsiz kaldığı tahmin ediliyor.
Nüfusunun yüzde yetmişinin günlük 2 doların altında bir gelirle yaşamını sürdürdüğü Haiti, dünyanın en yoksul ülkelerinden birisi ve depremin bu boyutta bir felaket yaratması da bundan kaynaklanıyor. Halkın çoğunluğu dayanıksız, derme çatma evlerde, barınaklarda yaşıyor. Depremin bu kadar çok can almasının temelinde de bu var. Öte yandan, sağlık sisteminin neredeyse olmayışı, kurtarma ekiplerinin bulunmayışı gibi faktörler, depremin ardından ölüm oranlarını dramatik bir biçimde arttıran diğer sebepler arasında yer alıyor.
Peki, Haiti’deki bu denli yoksulluk nereden kaynaklanıyor? Bu durum, Haitililerin “geri” veya tembel bir halk oldukları gibi şeylere dayandırılabilir mi? Haiti’nin siyasal tarihine şöyle bir göz atmak bile, bu sefaletin sorumlusunun 200 yıla dayanan emperyalist sömürü ve işgaller olduğunu görmek için yeterli.
Haiti, bir Fransız sömürgesi iken, mücadele ederek siyasi bağımsızlığını kazanan ilk sömürgelerden biri (1804). Diğer sömürge halklarına örnek olan direnişiyle Haiti, emperyalistlerin haklı nefretini kazanmış ve o tarihten itibaren; ekonomik ambargolarla, askeri işgallerle, emperyalizm destekli kanlı diktatörlüklerle cezalandırılmaya çalışılmıştır.
Son yıllarda ise, Haiti’nin işgal ve sömürüsü daha rafine bir biçimde, IMF, Birleşmiş Milletler (BM) gibi kurumlar aracılığıyla gerçekleşiyor. Son 20 yılda IMF ile yapılan anlaşmalar sonucu, işsizlik ve yoksulluk devasa oranlarda artmıştır. IMF programlarına karşı çıkan bir aday (Aristide) halkoyuyla devlet başkanı seçildiğinde ise, ABD destekli darbelerle saf dışı edilmiştir.
2004 yılından bu yana da, Haiti BM kontrolündeki işgal orduları (Minustah) tarafından yönetilmekte. Bu süreçte, BM’nin ne kadar yol kat ettiği ise (!), deprem felaketiyle birlikte bir kez daha açığa çıkmış oldu. Latin Amerika’daki en düşük ücretlerle, çokuluslu şirketler için bir ucuz emek cenneti Haiti’de, asgari ücretlerin arttırılması için verilen mücadele, BM güçleri tarafından ezilmişti. Depremin ardından aynı güçlerin tek yaptıklarınınsa, BM yerleşimlerini ve yüksek görevlileri korumak olduğu belirtiliyor. Öte yandan, en çok ihtiyaç duyulan dönemde, BM’nin Haiti’deki tonlarca gıda stokunu dağıtmadığı, hatta varlığını dahi sakladığı gelen haberler arasında. Böyle bir ortamda, burjuva medya tarafından, Haiti halkının yaşamak için acilen ihtiyaç duyduğu su, gıda, sağlık malzemeleri temin çabalarının “vahşi yağmalamalar” olarak lanse edilmesi; öte yandan, emperyalist hükümetlerin cafcaflı bir biçimde duyurdukları “insani yardım” misyonları, iğrenç ikiyüzlülükler olarak ortada duruyor.
Bu “insani yardım”ların en çarpıcı olanlarıysa, ABD tarafından gerçekleştirilenlerdi. Depremin ardından Obama yönetimindeki ABD’nin ilk işi, Haiti’ye binlerce yeni asker ve savaş ekipmanları yüklenmiş bir uçak gemisi göndermek oldu. Ülkenin havalimanları ABD ordusunun kontrolünde ve ABD’nin, kendi ordu birliklerinin yerleşmesine öncelik verdiğinden yardım malzemelerinin girişini engellediği belirtiliyor. Bu şartlar altında, “insani yardım” çabaları en çok, işgalin derinleştirilmesine yarar sağlamışa benziyor.
Bu noktada, işçi ve halk örgütlerinin inisiyatif alarak, devletler ve emperyalist örgütlerden bağımsız olarak Haiti halkıyla örecekleri işçi ve halk dayanışması büyük önem taşıyor. Bu yardım malzemelerinin doğrudan yerinde ulaşması için de tek garanti yol. Haiti’deki işçi örgütü Batay Ouvrière yardım malzemeleri dağıtımının Haiti halkı tarafından kontrolü için çabalara girişmişken, çeşitli ülkelerden işçi sendikaları, bu örgütle temas halinde dayanışma kampanyalarına başlamış durumdalar. İşçi Cephesi olarak bu çalışmaları selamlıyor, proleter enternasyonalizmini hayata geçiren değerli adımlar olarak görüyoruz.
Yazan: Atakan Çiftçi (26 Ocak 2010)
Yorumlar kapalıdır.