AKP’nin sihirli değneği

2002 yılında iktidara gelen AKP hükümeti ve onun nezdinde Başbakan Erdoğan her yaptığı toplantıda kendi dönemlerinde yapılan hizmetlerle, diğer hükümet dönemlerinde yapılan hizmetlerin karşılaştırmasını yaparak övünüyor.

Yapılan bu karşılaştırmaları, tabii ki kendi meşrebi içinde değerlendirmek doğal sayılabilir; ama bizim açımızdan bugünün hükümeti ile bundan önceki hükümetlerin izledikleri programlar aynısının devamı niteliğindedir.

Sermayenin iktidar olduğu bu düzende burjuva partileri sermayenin çıkarlarını korumak ve kollamak için adeta birbirleriyle yarışırlar. AKP de bu hükümetlerden bir tanesidir.

Başbakan Erdoğan’ın arada bir işsizlikle ilgili konuştuğunu biliyoruz. Son günlerde yine benzer bir konuşma yaptı. Ama bu kez diğer hükümetlerin yapamadığını AKP hükümetinin başbakanı yaptı. Türkiye’deki işsizlik sorununu bir cümlede çözme becerisini gösterdi (!)

Nasıl mı? Başbakan ülkede işsizliğin aslında yapısal değil, sanal bir sorun olduğunu açıkladı. Ve arkasından işsizliğin nasıl çözüleceğinin reçetesini verdi. İşte akıllara ziyan o sihirli formül: üye sayısı bir milyonu aşan TOBB üyeleri yanlarına bir işsizi aldılar mı Türkiye’deki işsizlik doğal olarak ortadan kalkacakmış. Bunu biz söylemiyoruz Başbakan söylüyor. Yalan mı söyleyecek koskocaman Başbakan?

Başbakan, aslında bu formülü daha önce de tekrarlamıştı. Belli ki Başbakan’ın bu talebi TOBB üyeleri tarafında uygun bulunmamış, tekrarına ihtiyaç duyulmuş.

Ayrıca, Başbakan aracılığıyla bugünlerde Arap sermayesiyle yakınlaşan TOBB üyelerinin bu öneriye bu süreçte nasıl bakacakları ise malum.

Başbakan, TÜSİAD ve TOBB’un bu öneriye karşı çıktığını bildiği halde neden işsizlik sorununu gündeme getiriyor olabilir?

Başbakan’ın işsizliğin yapısal olmadığını söylemesinin nedeni, işsizliğin kapitalist sistemden kaynaklanmadığını bizlere yutturmaya çalışmak istemesidir. ‘Her bir patron yanına bir işsiz aldı mı sorun çözülür’ düşüncesini yaymak istiyor. Aslında tam da başbakanın dediğinin tersine işsizlik yapısal bir sorundur. İşsizliği üreten kapitalist sistemin ta kendisidir.

Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz

Bir yandan yalan da olsa Başbakan işsizliğin çözümüne dair bir şeyler söylerken, diğer yandan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise dünya bankası tarafından düzenlenen toplantıda işten atılmanın kolaylaşmasını ve güvencesizliğin yaygınlaşmasına dair açıklamalar yapıyor. Biri başbakan diğeri maliye bakanı, hangisine inanalım? Bunlar aynı kabinenin üyeleri değiller mi? Al birini vur diğerine!

Ülkedeki son açıklanan resmi işsizlik oranı yüzde 14 ve kayıtlı işsiz sayısı 3,5 milyon civarında. Kayıt dışılığın yüzde 50’lere ulaştığı bir ülkedeki gerçek işsizliğin 6,5 milyonu aştığını artık patron örgütleri söyler oldu. Çünkü yalanlarla dolanlarla saklanamayacak kadar gerçek ve yalındır işsizliğin artması.

Krizle birlikte işsizliğin hızla arttığı ve bu durumun ülkeyi yönetenleri rahatsız etmekte olduğu da bir gerçektir. Aslında Başbakan’ın işsizliği gündeme getirmesi de işsizlik sorununa bir çözüm getireceği anlamı taşımaz. Başbakan’ın bu rahatsızlığı işsizleri çok düşündüğünden de değil. Çünkü yedi yıldır iktidarda olan AKP hükümeti bugüne kadar en ufak bir çalışma yapmamış.

Ancak bugün 6,5 milyon işsizden bahsettiğimiz bir ortamda bu işsizlerin sayısı aileleriyle birlikte 20 milyon insana ulaşıyor. Aslına bakacak olursak Başbakan’ı tedirgin eden en önemli sorunların başında bu yüzden işsizlik sorunu gelmekte.

Bu sorun işsizler ve yarın işsiz kalma ihtimali olan işçiler için yaşamlarını idame etmek adına önemli bir sorundur.

AKP hükümeti, yaklaşan seçimleri göz önünde bulundurduğundan tekrardan seçilmek ve koltuklarını korumak için oy istemeye yüzleri olabilmesi adına bir rahatsızlık duyuyor. AKP’nin milletvekillerinin gittikleri seçim bölgelerinde sürekli işsizlik, yoksulluk ve geçim sıkıntıları ile karşılanmaları hükümeti şimdiden rahatsız etmişe benziyor. İşte başbakanı asıl rahatsız eden sorun bu olabilir. Çünkü işsizlikle beraber yoksullaşmanın hızla artığı bir süreçte kitlelerin desteğini kaybetmek kaçınılmaz.

İşte Başbakan’ın sihirli formülü burada devreye giriyor. Hem işsizliğin sanal olduğunu söyleyerek sorunun çözümünü bizzat sorunun yaratıcısı patronlara havale ediyor, hem de kitlelere, “bakın ben işsizliği çözmeye çalışıyorum; ama buna ayak diretenler var” mesajı vermek istiyor. Böylece hiçbir şey yapmadan bir şeyler yapıyormuş gibi kitlelerin nezdinde haklı bir pozisyona geçmiş oluyor.

Aslında ne AKP hükümetinin işsizliğin çözümüne yönelik doğru bir bakış açısı var, ne de Başbakan’ın böyle bir derdi var.

Yazan: B. Toprak, 30 Nisan 2010

Yorumlar kapalıdır.