TEKEL işçileri Tek Gıda-İş Genel Merkezi önünde oturma eylemine başladı

“Tek Gıda-İş uyuma, işçine sahip çık” sloganıyla Samsun, Hatay, İzmir, Tokat, Bafra, Batman, Diyarbakır gibi illerden İstanbul’a gelen TEKEL işçileri, Tek Gıda-İş Sendikası Genel Merkezi’ne geldiler. “Ölümden öte köy yok, hakkımızı almadan dönmek yok” dövizlerini taşıyan TEKEL işçileri, sendika yöneticileri ile görüşmek istediler.

Sendika binası ve bahçesinde karşılaştıkları çevik kuvvet ordusu ile içeri girmeleri engellendi. Yapılan tartışmalardan sonra emniyet yetkilileri, “içinizden iki kişi seçerek temsilci gönderin” önerisinde bulundu. TEKEL işçileri bu öneriye itiraz ettiler ve “hepimiz farklı illerden geldik, her arkadaş kendi ilini temsil ediyor” dediler. Bu arada polislerin arkasından TEKEL işçilerine sataşan bir sendika personeli, ortamın gerilmesine yol açtı. Bu gerginlik üzerine TEKEL işçileri, polis çemberini yararak bu kişiye saldırdılar. Sivil polislerin bu şahsı alelacele sendika binasına kaçırmalarından sonra da TEKEL işçilerinin öfke ve tepkileri dinmedi. Bir süre slogan atıp sendika bahçesine girmeye çalıştılar. Bahçeye giren işçiler, polis tarafından tekrar çıkartıldılar. TEKEL işçileri bunun üzerine sendika binasının karşı kaldırımında süresiz oturma eylemi başlattıklarını açıkladılar.

Yarım saatlik bir bekleme sonrasında ise basın açıklaması yapıldı. Basın açıklaması metnini, TEKEL işçilerinden Türkiye Askar okudu. Basının yoğun ilgisiyle karşılanan açıklama sonrasında işçiler, oturma eylemini başlattıkları karşı kaldırıma battaniyeler ve kilimlerle yer yaparak yerleştiler.

TEKEL işçilerinin akşam saatlerinden itibaren farklı sendika ve işyerlerinden ziyaretçilerinin geldiği görüldü.

İşçilerin akşam itibariyle süresiz oturma eylemi devam ediyor. Sabaha kadar devam sürdüreceklerini açıkladılar. Mücadelelerinin yeni başladığını, çünkü işsizlik ödeneklerinin de bu ay itibariyle kesildiğini dile getiriyorlar. Telefon ve diğer iletişim aygıtlarıyla diğer illerdeki TEKEL işçilerine çağrıda bulunuyorlar.

Basın açıklaması metnini aşağıda yayımlıyoruz:

“Ekim itibarıyla iş kaybı tazminatlarının ödenmesi son buldu. 4C sözleşmesini imzalasak bile, hükümet verdiği sözü tutmayarak iş vermiyor. 4C’yi imzaladığı halde aylardır iş bekleyen, işyeri belli olduğu halde işbaşı yaptırılmayan işçiler var.

Anayasa Mahkemesi, referandum sonrasında mahkemenin üye sayısının 11’den 17’ye çıktığı için, 11 üyeyle karar verilmesini adil bulmuyor. 4C karşısında rengini belli ediyor.

Tek Gıda-İş Yönetimi ise, 1 Nisan’dan bu yana işçilere ve kamuoyuna verdiği mücadele sözlerini, şerefi üzerine yaptığı yeminlerin hiçbirini tutmadı. Mücadele etmekten geri kaçıyor.

Bu koşullarda ya kaderimize boyun eğip, hükümet ne diyorsa ona razı olacağız, ya da sendikamızın temelini TEKEL işçilerinin attığı sendikamız Tek Gıda-İş’in mücadeleyi başlatması için kapısını aşındırmaya devam edeceğiz.

Bir kez daha Tek Gıda-İş’in kapısındayız. Temmuz ayında Türk-İş Genel Merkezi’ndeydik. Sendika yönetimden Tekel işçileri için verdiği sözleri tutmasını istemek için buradayız. 78 günlük mücadelenin boşa çıkmaması için geldik. 4C uygulamasının ve taşeronlaşmanın genel bir çalışma biçimi haline gelmesini önlemek için mücadele etmekten başka yolumuz kalmadı.

Sağlıktan eğitime, tersaneden belediyeye, hizmet alanlarından üretime kadar her alanda iş güvencesi yok ediliyor. Geçici, sözleşmeli, taşeron gündelikçi çalışma yaygınlaşıyor. Hakim üretim biçimi esnek çalışma oluyor. Bu gidişe tek başına ne TEKEL işçileri ne de Tek Gıda-İş karşı koyamaz. Ancak 78 günlük direnişin öncüleri, sendika yöneticileri görev ve sorumluluktan kaçamaz. İşçi sınıfının beklentisi bu yöndedir.

Tek Gıda-İş yönetimi sorumluluktan kaçamaz. Mücadeleyi nasıl başladıysa öyle sürdürmek zorundadır. Ondan beklenen budur. İşçiyle arasını açarak, mücadele eden işçileri aşağılayarak, onlara terörist deyip suçlayarak bir yere varamaz. Çevik kuvvetin ardına sığınarak mücadeleci sendikacılığa örnek olamaz.

Karşımıza polis barikatı kurdurdunuz. Yan yana olduğumuz günleri çok çabuk terk ettiniz. Ocak, Şubat’ta barikatın karşı tarafında AKP hükümeti ve ona destek veren Türk-İş Genel Merkez Yönetimi vardı. Ya bugün?

Barikatın bizim tarafımızda Türk-İş ve Tek Gıda-İş yöneticileri yok. Tek Gıda-İş yönetimi istifa istediği, hain ilan ettiği Türk-İş yönetimiyle birlikte AKP hükümetinin koltuk değneği mi olacak, yoksa haklarını arayan işçilerle birlikte mücadele mi edecek? Soru gibi cevabı bir: barikatın üç yanı yok: ya bizimlesiniz ya da bizim karşımızda onlarla!

Tekel işçilerinin bugün buradaki sayısına bakarak sakın ola ki, işçilerin mücadeleye hazır olmadığı kanaatine varmayın. Bizim temsili olarak gelişimizi yanlış yorumlamayın. Tek Gıda-İş yönetimi de bu yanılgıya kapılmasın. 1 Nisan’dan beri mücadele eden işçilere uygulanan polis ve sendikacı baskısına her kesim gibi TEKEL işçileri de sabır ve ibretle izlemekle yetiniyor.

Herkesin olduğu gibi TEKEL işçilerinin de bir sabrı ve sınırı var. Bu sınırı kimse zorlamaya kalkmasın.

Tek Gıda-İş göreve!

Sendika işçilerin evidir!

4C’ye karşı mücadele etmeyen, işçi sınıfına ihanet eder!

Yorumlar kapalıdır.