UPS direnişinden metal grevine

2008 yılının son aylarıydı. Küresel ekonomik kriz tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de emekçileri tehdit ediyordu. Uzun süredir durgunluk içerisinde olan sınıf hareketinin krizle beraber harekete geçeceği beklentisi hâkimdi, çok sayıda işçi çevresinde. Tam da bu döneme denk gelen metal grup sözleşmeleri tüm siyasi çevrelerdeki beklentiyi daha da açığa çıkardı.

Greve hazırlanan Birleşik Metal-İş sendikası, “Cuma yürüyüşleri” ile bir yandan tabanını harekete geçirirken, bir yandan da yeni işyerlerinde örgütlenmeye çalışıyordu. İşte o günlerde fabrika işgali ile gündeme gelen Sinter Metal işçileri, bu yeni örgütlenmelerden biriydi. Ancak Tük-İş Konfederasyonu’na bağlı Türk Metal’in ve Hak-İş Konfederasyonu’na bağlı Çelik-İş’in apar topar sözleşmeyi imzalamalarının ardından, Birleşik Metal de sözleşmeleri imzaladı.

Bu hareketli dönemin ardından sınıf mücadeleleri bir durgunluk içerisine girmiş olsa da tekil mücadeleler hiç durmadı. Ancak mücadeleye yeniden hız veren Tekel işçilerinin Ankara direnişiydi. Tekel’in etkisini kırmak isteyen burjuvazinin yardımına Tek Gıda-İş ve elbette Türk-İş bürokrasileri koştular. Tekel’in geri çekilişi bir moral bozukluğu yaratsa da, mücadeleler hiç kesilmedi. Bu sendikal mücadelelerden UPS’nin kazanımla sonuçlanmasının sınıfın hanesine yazılmış bir zafer olduğunu birçok kez ifade ettik.

Bu yılki MESS ile metal iş kolundaki sendikaların toplu sözleşme görüşmeleri tam da küresel çapta mücadelelerin ve Türkiye’de de UPS ve Sinter Metal gibi kısmi sendikal kazanımların üstüne geldi. Torba yasayla güvencesiz çalışmayı garanti altına alan hükümetin verdiği cesaretle yola çıkan patron sendikası MESS’in dayatmalarını tartışmasız kabul eden Çelik-İş ve Türk Metal bürokrasilerinin aksine, DİSK’e bağlı Birleşik Metal-iş sendikası mevcut sözleşmeyi kabul etmedi ve 10-15 şubat tarihlerinde gerçekleşen 2010-2012 grup toplu iş sözleşmesi görüşmeleri olumsuz sonuçlandı.

Ve anlaşmazlığın ardından, 21 yıl sonra Metal işçileri grev kararı aldılar. 15 bin işçiyi ilgilendiren grev kararının sonucunda Birleşik Metal’in örgütlü olduğu 28 işyerinin 21’inde grev kararı asıldı. Beyaz yakalı bazı işçilerin tehdit edilmesi, yani patronların ayak oyunları sonucu grev kararı çıkmayan yedi fabrikaya ise sendika itiraz etmiş durumda. MESS’ten ayrılma kararı alan iki işyerinde, Delphi ve Çemaş’ta ise işverenler Birleşik-Metal’in şartlarını kabul ederek sözleşme imzaladılar. Elbette MESS de boş durmamaktadır. Grev kararını lokavtla boşa çıkartmaya çalışmaktadır.

Anlaşmazlık esas olarak üç maddeye dayanmaktadır. Birincisi, sendika, MESS’in önerisi olan yüzde 5,35 zammı kabul etmemektedir. Zira krize rağmen büyüyen metal patronları işçileri görmezden gelmekte ve emekçileri sefalete mahkûm etmektedirler. İkincisi, grup sözleşmelerine rağmen patronlar tarafından her işyerinde farklı zam önerilmektedir. Bu toplu sözleşmenin ruhuna aykırıdır. Üçüncüsü, sözleşmeye bir madde koydurmak isteyen patronlar, sözleşmede yazılan maddelerin dışında son iş yasasının maddeleri geçerlidir diyerek, Torba Yasa ve benzeri yasalardan kaynaklanacak maddeleri kendi lehlerine çevirmeye çalışmaktadırlar. Grev kararı, esas olarak bu üç nedenden dolayı alınmıştır. .

Grup Sözleşmesi 100 bine yakın işçiyi ilgilendirmesine rağmen Çelik-İş ve Türk Metal bürokrasilerinin ihaneti sonucu Birleşik Metal yalnız kalmış durumdadır. Bu da olası bir grevin kazanımlarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Doğal olarak Birleşik Metal-İş işçileri sektördeki ve ülkedeki tüm emekçiler için mücadele etmektedirler.

İki yıl önce olduğu gibi, Birleşik Metal-İş sendikasının bu yıl da örgütlenmeye devam ettiğini görüyoruz. Sendikanın çoğunluğu sağladığı, Güney Kore firması D.C.S Otomotiv Koltuk sistemlerinde (Kocaeli) ve Casper Bilgisayar’da (Ümraniye, İstanbul) işverenlerin, sendikalı işçileri işten çıkarmaları sonucu direnişler başladı. Bu direnişlerin metal grevine güç vereceği açıktır.

Metal işçilerinin grev kararı ’80 askeri darbesinden sonra neredeyse durma noktasına gelen grev mücadelesinin yeniden işçi sınıfının gündemine sokacaktır. Grev, hak alma mücadelelerinin en önemlilerindendir. İşveren karşısında metal işçilerinin haklarını koruyan sendika, grev kararını alarak doğru bir görev önüne koymuştur. Görev önce metal işçilerinindir. Onlar aylardır bu greve hazırlanıyorlar. Onlar işyerlerinde örgütlü olduğu sürece, arkadaşlarını ailelerini haklı mücadelelerine ikna ettikleri sürece, aynı UPS’de olduğu gibi sonuç alabilirler. Ama bu da yetmez, tüm sınıf güçlerinin grevin etrafında kenetlenmesi, dayanışması ve birleşik bir mücadeleye evriltilmesi gerekiyor. Sınıf güçlerini bekleyen görev budur.

Yorumlar kapalıdır.