Mihri Belli ve “Yiğidin Kalesine Sığınmak”

Sosyalist hareketin önemli liderlerinden biri olan Mihri Belli, 16 Ağustos 2011’de solunum yetersizliği nedeniyle hayata veda etti. Teorisi ve eylemiyle devrimci kuşaklara yön veren kadrolardan biridir Belli. “Yiğidin kalesine sığınmak” deyimi onun mücadele anlayışının da kısa bir özetidir. Eşi Sevim Belli, anılarını yazdığı kitabında (Boşuna mı Çiğnedik, Sevim Belli, Belge Yayınları), Mihri Belli’nin bu cümleyi yoldaşlarına sorguda moral vermek ve sessiz kalmalarını sağlamak için kullandığını söyler. Belli’nin hayatı böylesine direngen, kararlı ve aynı zamanda diğer militanlar için moral vericidir. Bu nedenle de cenazesi çok sayıda farklı siyasi çevreyi de bir araya getirmiştir.

Cenazeye katılan her siyasi çevre Belli’yi ve elbette cenaze törenini kendi öznel politik tercihlerine göre değerlendirmiştir. Bizler açısından Belli önemli bir mücadele insanı olmasına rağmen, programatik açıdan sorunlu bir anlayışın Türkiye’deki teorisyenidir. Bu anlayış Stalinizmin aşamalı devrim teorisinin Türkiye’ye uyarlanmış hali olan Milli Demokratik Devrim (MDD) tezidir. Sömürge, yarı sömürge vb ülkelerde burjuvazinin ilerici kanadıyla ittifak yaparak demokratik devrimi gerçekleştirmeyi hedefleyen bu anlayış, esas olarak dünya devriminin ilerleyişini durduran ve böylece emperyalist blokla barış içerisinde yaşamaya çalışan Sovyet bürokrasisinin bir tezidir. MDD, Türkiye’de sınıf güçlerini ordunun ilerici kanadıyla yapacağı darbeye bağlayan anlayıştır. Bu anlayış sonucunda Türkiye sosyalist hareketi birçok olanağı yitirmiş, onlarca militan da bu yolda şehit olmuş ve tutsak düşmüştür.

Devrimci Marksistler, Stalinizmin devrimleri burjuva sınırlara hapseden, gerici aşamalı devrim tezinin aksine sürekli devrim tezini savunurlar. Devrimci Marksizmin proleter devrim anlayışı açıktır; “emperyalist kapitalizm koşullarında Leninist parti yönetimindeki bir işçi sınıfının doğrudan müdahalesi ve girişimi olmaksızın ne devrim olabilir, ne de toplumsal sorunlara kalıcı çözümler sağlanabilir. Emperyalizme karşı ancak işçi sınıfı önderliğinde sürekli devrim ve dünya devrimi perspektifiyle, tüm emekçi kitlelerin katılımıyla gerçekleşecek muzaffer proleter devrimleriyle zafer kazanmak mümkündür.” Bu açıdan Belli’nin anlayışı Stalinizmin bu topraklardaki yansımasıdır, ve bu programatik sapma ömrünü sosyalizm davasına adamış bir mücadele insanı olmasına rağmen Mihri Belli’yi sürekli Kemalizm’le ve ordunun ilerici kanadıyla bir ittifak arayışına itmiştir.

Belli’nin programatik/örgütsel hattındaki yanlışların devrimci işçi kuşakları için bir ders olduğunu unutmadan, mücadele dolu yaşamı ve komünizm davasına bağlılığı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Belli’nin Mücadele Hayatı

1916 yılında Selanik’te doğan Belli, 1936-40 arasında üniversite okumak için gittiği ABD’de devrimci fikirlerle tanıştı. 1940 yılında Türkiye’ye döndü ve o dönemin TKP’sine üye oldu. 1944’de tutuklandı ve iki yıl hapis ve ardından sürgün cezası aldı. 1946 yılı sonlarında Yunan İç Savaşı’na katıldı ve cuntaya karşı Yunan emekçileriyle birlikte savaştı. İç savaş sırasında iki kez yaralandı.

1950 yılında ülkeye geri döndü. Kısa bir tutukluluktan sonra serbest bırakıldı. Ancak 1951’de bir kez daha tutuklandı. Yedi yıl hapis cezası aldı. Cezaevinde eşi Sevim Belli (Şu an Sosyalist Parti Genel Başkanı) ile evlendi. 1960’da toprak reformu üzerine bir yazısından dolayı tekrar tutuklandı. 60’lı yıllarda “Türk Solu” ve “Aydınlık” dergilerine yazdığı yazılarla aşamalı devrim anlayışının bir ifadesi olan Milli Demokratik Devrim (MDD) tezini savundu ve bu tez uzun yıllar Türkiye solunu etkiledi. 1964 yılında Cezayir’e geçti. 1968 ve 69’da yazılarından dolayı iki kez daha tutuklandı. 12 Mart 1971 darbesinden sonra illegale geçti ve Filistin Kurtuluş Örgütü kamplarına katıldı. 1973’te ülkeye geri döndü. 1974’de yoldaşlarıyla Türkiye Emek Partisi’ni (TEP) kurdu. 6 ay parti yöneticiliğinden cezaevinde kaldı. 1979’da silahlı saldırıya uğradı, yaralı kurtuldu.

Darbeden sonra yurtdışına çıktı. ÖDP, SDP ve Sosyalist Partinin kurucuları arasında yer aldı. Solu ve Kürt hareketini birleştirecek parti projelerinin savunucusu oldu. Ömrünün son nefesine kadar mücadelenin içerisinde kaldı.

Belli’nin yayınlanan kitapları; Rigas’ın Dediği (1983), Ulusal Sorun (1984), Türk Solu-Dün Bugün (1986), Türkiye: Toplumsal Yapı, İnsanlar Tanıdım (1997), Gurbetten Notlar (1998), Gerilla Anıları (2000), Asıl Mesele O Kiraz Ağaçları (2002)

Evet, mutlu insanların işidir devrimci savaş. Fedakarlıklara, ölümlere, açlığa, yorgunluğa, soğuğa karşın mutlu ve şen insanların. Ben bu kitapta o insanlardan tanıdığım bazılarını, birbirinden çok farklı insanları dilim döndüğünce anlatacağım. Devrimci savaşın o cins insanların, gerillacının çetin hayatına katlanırken gülen, şakalaşan, türkü söyleyen, horon tepen, sevinç dolu, mutlu insanların işi olduğunu…” (Rigas’ın Dediği, Dönem Yayınevi, Nisan 1988)

Yorumlar kapalıdır.