“Marx neden haklıydı?”

Dünya ekonomik krizi derinleşerek devam ediyor. Kapitalizm eğer bir ürün olsaydı çoktan raflardan kalkmış, onu üreten fabrika kapanmış olurdu. Kapitalizm eğer bir kişi olsaydı ne arkadaşı olur, ne de herhangi bir işte dikiş tutturabilirdi. Çünkü bunca başarısızlığı, bu kadar karşılıksız bir kibir ve züppeliği kimse kabul etmezdi.

Lakin gelin görün ki o bir evrensel egemen sitem olarak yaşamaya devam ediyor. Üstelik dünyayı krizlerden krizlere sürüklemesine rağmen, sanki hiç sorumluluğu yokmuş gibi, suçu sürekli başkalarına çıkarabiliyor.

Nitekim dünya şu günlerde tarihinin en büyük ekonomik, sosyal ve kuşkusuz politik krizini yaşarken kapitalist müminler Marx ve Marksizm’i bir kez daha lanetlemek için sahneye itmekten çekinmiyor. Tabii ki bunun bir şeytan taşlamadan çok daha öte bir anlamı var. Esas mesele kapitalist imparatorluğun sahiplerinin Marx ve Marksizm’den duydukları bitmek bilmez büyük korkuları. Bu sebepsiz bir korku değil. Çünkü kapitalizmi bugüne dek Marx ve Marksizm kadar çözümleyen ve değiştirmek isteyen olmadı.

Terry Eagleton, “Marx Neden Haklıydı?” kitabında işte bu konuya değiniyor. Bugüne dek Marx ve Marksizm’e yöneltilmiş 10 temel suçlamayı sırasıyla yanıtlıyor. Bu suçlamalar içinde Marksizm’in bittiği iddiasından pratik olarak canavarca olduğuna, ütopya olduğundan her şeyi ekonomi olarak gören ruhsuz bir sitem olmasına, hayalci olmasından şiddeti kutsadığına, feminizm, çevre, eşcinsellik ve etnik-kültürel sorunları umursamadığına dek birçok başlık yer alıyor. Yordam Kitap’tan çıkan bu kitap mutlak okunmalı…

Marksizm’in bittiği muhtemelen her yerde Marksistlerin kulağına çalınan bir müziktir. Onlar yürüyüşleri ve grev sözcülüğü yapmayı bırakabilirler; akşam saatlerinde bir başka sıkıcı komite toplantısına katılmak yerine kederli ailelerinin bağrına dönmenin zevkini tadabilirler. Marksistler her şeyden çok Marksist olmaya gerek kalmamasını isterler. Bu bakımdan Marksist olmak Budist ya da milyarder olmaya benzemez. Marksist olmak daha çok doktor olmaya benzer. Doktorlar inatçı, kendi kuyularını kazan yaratıklardır; hastaları iyileştirip kendilerine ihtiyaç kalmayınca işsiz kalırlar. Benzer biçimde siyasi radikallerin amacı da görevlerini başardıktan sonra artık onlara ihtiyaç kalmamasıdır. Bundan sonra sahneden çekilmekte, Guevera afişlerini yakmakta, uzun zamandır ihmal ettikleri çellolarını ellerine almakta ve Asya Üretim Biçimi yerine daha çekici şeyler konuşmakta özgür olabilirler. Eğer yirmi yıl sonra hala Marksistler ya da feministler varsa bu üzücü bir manzara olacaktır. Marksizm’in kesinlikle duruma bağlı, geçici bir anlamı vardır; bu nedenle bütün kimliğini ona bağlayan birisi temeli kavrayamamış demektir. Marksizm’den sonra bir hayat olduğu, Marksizm’in en önemli noktasıdır…” (Terry Eagleton, Marx Neden Haklıydı, Yordam Kitap, Mayıs 2011)

Yorumlar kapalıdır.