İş güvencesi ve insanca yaşayacak ücret!

AKP,Kasım 2002’de hükümet olduğunda işsiz sayısı 2 milyon 636 bin ve işsizlik oranı da yüzde 11,4 idi. Hükümetin birinci yılı sonunda, 2003 yılı tamamlandığında işsizlik oranı 10,3 ve işsiz sayısı 2 milyon 396 bin olarak gerçekleşti. Aradan on yıl geçti. En son açıklanan rakamlara göre işsiz sayımız 2 milyon 554 bin ve işsizlik oranı da yüzde 9,1 oldu. Hükümetin ilan ettiği Orta Vadeli Program’a göre de önümüzdeki üç yıl boyunca işsizlik oranı yüzde on civarında olacak. Kısaca AKP ile; az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik. On senede gide gide ancak bir arpa boyu yol gittik…

Bursa nüfusu kadar işsiz var!

AKP Hükümetine göre ise ortada büyük bir başarı var. Dediklerine göre kriz koşullarında tek haneli işsizlik oranı övünülecek bir sonuçmuş. Türkiye’nin en büyük dördüncü şehri Bursa’nın nüfusu kadar işsiz insanı olan bir hükümet neden övünür? Hükümet dünya ekonomik krizi koşullarında bunun başarı olduğu görüşünde. Neden? Çünkü işler kötü gidiyormuş. İyi de maharet iyi zamanlarda kötü günlere hazırlık yapmak değil midir? Kriz olduğunda işçiyi, emekçiyi kapının önüne koymanın, vergileri arttırmanın, eğitimden sağlıktan kesmenin neresinde maharet var? Hükümet işler iyi giderken ücretleri yükseltti, vergileri azalttı, eğitimi sağlığı herkes için ulaşılabilir hale getirdi de şimdi kriz var diye bunlardan feragat mi ediyor ki? Tutturmuşlar bir AKP Mucizesi. Hükümetin kerameti sadece kendinden menkuldür.

Üstelik yalan söylüyorlar. Türkiye’de hükümetin açıkladığı işsizlik rakamının, enflasyon oranının, sendikalı sayısının doğru olduğuna kaç kişi inanıyor? Gerçek işsizlik, hükümetin açıkladığının iki katı! Nüfusun yarısının her tür sosyal güvenlik hakkından mahrum şekilde kayıt dışı çalıştığını sağır sultan bile biliyor. Enflasyon gerçeği yansıtmıyor. En iyimser tahminlere göre sendikalılık oranı yüzde altı civarında. Bütün bunlara rağmen hükümet ve patronlar halen pembe tablo çiziyorsa bu sadece onların gerçeği gizleme çabalarının bir ifadesidir.

Asgari ücret açlık sınırının altında!

İşsizlerin durumu bu şekilde de çalışanlar çok mu farklı durumda? Asgari ücret 701 lira. Açlık sınırı 958 lira. Milyonlarcamız açlık sınırının altında bir asgari ücretle yaşamak zorundayız. Büyük çoğunluğumuz çalışmak zorundayız. Eğer çalış(a)mazsak aç ve açıkta kalırız. Lakin görüldüğü üzere artık çalışmak da yetmiyor, yoksulluğumuzu yenmeye.

Pekiyi, bütün ufku-hayali yerli otomobil yapmak olan bir hükümet ne iş yapar? Kıdem tazminatına göz koyar. Özel istihdam büroları açar. Bölgesel asgari ücret uygular. Güvencesiz çalışmayı temel çalışma kuralı yapar.

Pekiyi, bir hükümet bunları neden yapar? Onuncu büyük ekonomi olmak için. Otuz dört olan milyarder sayısını ikiye katlamak için. Türkiye’yi dünyanın ucuz emek cenneti yapmak için. Tabii hükümete sorarsanız bunların hepsi kalkınmak için. Kendileri için bir şey istiyorlarsa namert olsunlar. Her şey memleket sevdalarından kaynaklanıyor. Her şey bu ülke için. Pekiyi, her şey bu kadar iyi güzel de bu ülkede en zengin yüzde yirmi ile en fakir yüzde yirmi arasında sekiz kat fark nereden geliyor? Bu ülkenin her üç ferdinden biri neden yoksulluk içinde yaşıyor?

Yeni saldırılar yolda!

Bütün bunlara rağmen hükümet yine de samimiyse, millet-hizmet diyor ve övünecek iş arıyorsa önce bir milyon çocuk işçiyi sömürüden kurtarsın. Kıdem tazminatına uzanan ellerini geri çeksin. Özel İstihdam büroları değil, güvenceli-sigortalı-örgütlü bir iş hayatı kursun. Bölgesel asgari ücreti değil insanca yaşayacak ücreti uygulasın. Eğitimi, sağlığı, belediye hizmetlerini ticarileştirmekten vazgeçsin.

Hükümet bunları yapar mı? On yıllık icraatı ortada, yapmadı. Bundan sonra yapar mı? Sorun da burada! Hükümetin insafına kaldı ise hiçbir değişmeyecektir. Dün olduğu gibi bugün de hak ve özgürlükleri babasının çiftliğinin mahsulü sananlar hizmeti de tabii ki sadaka sanacaktır. Lakin ne bizler dilenciyiz ne de bu ülke birilerinin babasının çiftliğidir. Yaşadığımız hayat alın yazımız hiç değildir. İşçiler, emekçiler, bu ülkenin alınteri döken, üreten, düşünen tüm insanları olarak ancak kenetlenip birlik olur, örgütlenir isek sorunlarımızı hep birlikte aşabiliriz, çözebiliriz. İstenen de makuldür! İş istiyoruz. İş güvencesi istiyoruz. İnsanca yaşayacak ücret istiyoruz. Hak ve özgürlüklerimiz için siyasi demokrasi istiyoruz. Bu hepimizin hakkı… Hak verilmez alınır, onu da biliyoruz…

Yorumlar kapalıdır.