Merhaba, ben kentsel soylulaştırma

Merhaba ben kentsel soylulaştırma. Ama çoğunuz beni kentsel dönüşüm olarak tanıyorsunuz. Sağ olsun ana akım medya beni sizlere böyle tanıttı. Bu sayede dönüşüm demenin olumlayıcı etkisi birçoklarının bana olan öfkesini azalttı.

Bugüne kadar birçok projeye imza atmış bulunmaktayım. Bu projelerdeki temel amaçlarımı şöyle sıralayabilirim:

Birincisi kapitalizmin kâr maksimizasyonuna yardım etmeyi seviyorum. Bunun için şu ana kadar çok tüketilmemiş kârlı bir şey ortaya çıkardım. O da kent… O yüzden kentleri daha tüketim odaklı bir hale getirmek istedim. Böylece birçok tarihi, turistik ve merkezi mekanları soylulaştırdım. Tabi bunu yapmadan önce de bu yeni merkezlere çok büyük alışveriş merkezlerini de inşa etmeyi ihmal etmedim.

Başka bir amacım ise emlak fiyatlarını artırıp rant elde etmek. Sayemde en yakın arkadaşım, kardeşim, yoldaşım TOKİ ihya oldu. Eskiden yüzüne bakılmayan yerler bir anda değerlendi. Sırf bu yüzden bana bazılarınız ‘rantsal dönüşüm’ diyor. Ne diyeyim; onları kolluk güçlerine havale ediyorum.

Diğer hedefim ise oldukça zor ve bir o kadar da heyecan verici. Örgütlü mekanları örgütsüz hale getirmek. Başka bir ifadeyle örgütlü insanları ve işçi sınıfını şehrin dışına atarak onların gücünü kent içinde görünmez hale getirmek.

Dediğim gibi harekete geçmek için birçok sebebim var. Sizin de medyadan takip ettiğiniz üzere, uzun süredir gündemdeyim. Başıbüyük, Dikmen, Sulukule, Tarlabaşı gibi bir çok yerde vardım.

Biliyorum bunu dediğim için bana kızacaksınız ama buradaki insanlar bu mekanların hakkını veremiyorlar. Ben de onları yoldaşım TOKİ’nin yaptığı evlere yerleştirdim. Tabi birçoğundan bu apartman dairelerinin ücretlerini almak üzere bankalara borçlandırdım. Önceden gecekondusu olanlara ufak bir indirim yapma nezaketini de gösterdim elbette…

Zannetmeyin ki işim bitti!

Kendimi en verimli çağlarımda hissediyorum. Hükümetin çıkardığı ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürmesi Hakkındaki Kanun’ adeta bana gençlik aşısı yaptı. Size ne gibi mi sürprizlerim var? Şöyle ki, öncelikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya belediyeler risk tespiti yapacaklar. Sonra devreye TOKİ yoldaş girecek. Şehri baştan yaratacağız. Tabi bunu yaparken yukarıda bahsettiğim amaçları hayata geçireceğiz. Başka bir ifadeyle ‘riskli bölgeleri’ ‘risksiz’ hale getireceğim.

Lütfen beni rahat bırakın! Bakın ekonomi büyüyecek, İstanbul elitleşecek…

Şimdi örgütlenip bana karşı mücadele etmeye kalkmayın. Yapmayın bunu! Sakın yapmayın! Hiç hoş değil! Sinirlendirmeyin beni!

Yorumlar kapalıdır.