Başbakan’ın sevdiği diziler!
Geçtiğimiz ay Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kütahya Zafer Havalimanı açılış töreninde tüm medyanın önünde bir açıklama yaptı. Muhteşem Yüzyıl adlı dizide sergilenen padişah karakterinin, haremdeki kadınların ve diğer karakterlerin gerçek tarihle alakası yoktur; “Bizim öyle bir ecdadımız yok. Biz öyle bir Kanuni tanımadık. Biz öyle bir Sultan Süleyman tanımadık. Onun ömrünün 30 yılı at sırtında geçti. Sarayda o gördüğünüz dizilerdeki gibi geçmedi.” diyerek bir diziyi daha kara listesine ekledi.
Dizi yapımcılarının ve medya patronlarının yargıya da şikayet edilmesinin ardından dizide ilk olarak bazı farklılıklar gözümüze çarptı. İlk göze batan fark, kadın karakterlerin dekolteli kostümlerinin bir anda ortadan kalkması, Hürrem’in namaz kılması, saçlardaki gösterişli modellerin yerini hafif renkli tüller alması oldu. Anlaşılan o ki Başbakan’a göre sefa düşkünü olarak aktarılan Kanuni Sultan Süleyman’ın doğru bir ecdat tanımına girebilmesi için önce kadın karakterleri bir hizaya sokmak gerekiyordu.
Bir ek; geçtiğimiz günlerde de 5. Murad adlı bale yapıtında balerinlerin etek boyları Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından “kamuoyunu kucaklayıcı olmalı” açıklamasıyla uzatıldı!
Hatırlarsınız, “kamuoyunu kucaklayabilecek diziler” klasmanından ilk atılanlardandı Behzat Ç. Dizideki polis karakterlerinin görev sırasında alkol tüketmesi, bu karakterlerin kadın arkadaşlarıyla evlilik dışı ilişki yaşamaları; yani devleti temsil eden kurumların itibarına leke sürüldüğü şikayetiyle mecliste bir soru önergesiyle gündeme de gelmişti. Bu polis karakterleri gerçekten de toplum düzenini pek yansıtmıyor, biz gerçek temsillerini üniversitelerde milletin kafasını gözünü yararken, parasız eğitim talep eden öğrencileri yaka paça götürürken, aynı sebeple eyleme katılan hamile bir kadın öğrencinin karnını tekmelerken ve daha birçok Türk aile yapısına uygun “kucaklayıcı hamleler” yaparken görüyoruz çünkü…
Görünen o ki, Başbakan bu at üstünde diyar diyar gezen, her bulduğu bolluğun üzerine çullanan, gayrimüslim ailelerden zorla alınan oğlanları yine zorla müslüman asker yapan, bu ailelerin kız çocuklarını da esir alıp satmaktan geri durmayan bir ecdadın temsilcisi olarak karşımızda duruyor.
Kendilerine şunu sormak gerek; yaptığı bir miting konuşmasında arkadan gelen tepkilere “sen sus, Başbakan konuşuyor burada, ne derse odur” diyebilen bir Başbakan gücünü nereden alıyor? Yine gittiği bir okulda protestoyla karşılaştı diye, dekanın görevinden alınması için müdahale etme cüretini gösterebilen bir AK Parti milletvekili gücünü nereden alıyor? Her yerde benim polisim, benim vatandaşım, benim Kürt kardeşim, Alevi kardeşim diye konuşan bu sözde temsilciler güçlerini nereden alıyor? Biz söyleyelim, bizlerden, “kamuoyundan”, yani Kürtlerden, Alevilerden, işçilerden, kadınlardan, öğrencilerden almadıkları kesin.
Yorumlar kapalıdır.