Bilgi Üniversitesi’nde zafer direnen işçilerin!

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde yaklaşık üç ay önce toplu işten çıkarmalar gerçekleşmiş, işten çıkarılan ve Sosyal-İş sendikasına üye 4 işçi, “işten atılanlar geri alınsın talebiyle” oturma eylemi yapmaya başlamışlardı.

Oturma eyleminin 80. gününde Bilgi Üniversitesi yönetimi, eylemi yürüten üç işçinin işbaşı yapmasını kabul etti. İşe alınmayan bir kişi ile ilgili hukuki süreç de sendika tarafından takip edilmeye devam ediliyor.

İşçi sınıfının hanesine bir kazanım olarak yazılan Bilgi Üniversitesi direnişi, işçilerin öz örgütlenme birimleri olan sendikalara yönelik saldırı döneminde bilhassa büyük bir önem taşıyor.

Bilgi Üniversitesi’nde taşeronlaşmaya karşı verilen mücadeleyle 2010 yılında başlayan sendikalaşma süreci, üniversite yönetiminin tüm emek ve sendika düşmanı uıygulamalarına rağmen devam ediyor. Fakat bu henüz tamamlanmış bir süreç değil. Bilgi Üniversitesi’nin akademisyenler dahil mücadeleci tüm çalışanları, DİSK’e bağlı Sosyal-iş sendikasında örgütlenenlerin sayısını ve sendikanın işyerlerindeki faaliyetini arttırmak istiyorlar.

Türkiye’de bir ilk olan bu deneyim kendi içinde sorunlar barındırsa da; güvenceli çalışmanın amentüsü olan “grevli toplu iş sözleşmesi hakkını” ortadan kaldırmaya çalışan yeni sendika yasası karşısında çok değerli bir deneyim olarak yerini alıyor.

“Bir akademisyen ile temizlik görevlisi aynı sendikada olur mu?” sorusuna ise en iyi cevap yine direnişteki işçilerden geliyor: “Yaşamak için emek gücünü satmak zorunda kalan herkes işçi değil midir?”

Yorumlar kapalıdır.