Başbakan’ın Gezi hayali neydi?
Gezi Parkı direnişinin ateşlediği isyan hareketi AKP hükümetini temellerine kadar sarstı. Aynı zamanda hükümetin krizler karşısında ne kadar kırılgan ve basiretsiz olduğu açığa çıktı. Başbakan Erdoğan komplo teorileri, karalama kampanyaları ve polisiye tedbirlerle hedef şaşırtmaya çalışsa da mızrak çuvaldıza girecek gibi değil. Ok yaydan bir kez çıkmış durumda. Ağızdan çıkan her sözün silinmez şekilde kayıt altına alındığı bir çağdayız. Tabii ki yalan dolanın bir bedeli var! Aşağıda son 2,5 ay içinde aynı parti ve çevreden yarım düzine insanın hem kendi sözlerini hem de birbirlerini nasıl peşi sıra yalanladığını görmekteyiz. Bu açıklamalar aynı zamanda muktedirlerin “Gezi Parkı AVM/Rezidans olacak, biz kararımızı verdik” noktasından, “parklar halkımızındır” noktasına nasıl gelmek zorunda kaldığının ibretlik vesikası niteliğinde!
Hiç kuşkusuz eğer Gezi direnişi olmasaydı bugün Park -aynı Emek sineması örneğinde olduğu gibi- muhtemelen yerle yeksan edilmiş olacaktı. Dolayısıyla burada alt alta sıralanmış olan açıklamalar bir hatırlatmadan daha fazlasını ifade ediyor. Halkın isyanı AKP hükümetinin pençelerinden Gezi Parkı’nı söke söke aldı. Oysa bugün yaratılmaya çalışılan manzara sanki Parkı yok etmek isteyen Gezi direnişçileriymiş de AKP hükümeti, valisi ve polisiyle bunu önlemek için mücadele vermiş gibi sunulmaya çalışılıyor. Gezi Parkı’na yeni ağaç ve çiçek dikmeler, temizlik ve düzenlemeler yapmalar hep buna hizmet ediyor ama faydasız. AKP hükümeti sadece Gezi Parkı’nı hoyratça yok etmeye çalışmakla değil buna engel olmak için kendini siper eden insanları öldürerek, gözlerini çıkararak, kafalarını patlatarak, gaz, basınçlı su ve plastik mermi ile yaralayarak, gözaltı ve tutuklamalarla sindirmeye çalışarak Bonapartist rejimin tüm tutum ve davranışlarını nasıl içselleştirdiğini de göstermiş oldu. AKP halen hükümet ve saldırıları devam ediyor. İtirazın ötesine geçmek, taleplerimize hayat vermek için mücadeleye devam etmek ve mutlak şekilde kendi alternatiflerimizi üretmek zorundayız…
Dünden bugüne yalanlar, yalanlar, yalanlar…
29 Nisan 2013, Başbakan Erdoğan: “Taksim Gezi Alanı dedik hemen karşı çıktılar. Kışlayı yeniden yapacağız dedik başta ana muhalefet partisi karşı çıktılar. Ben de reddinize ret dedim ve sonra retlerine ret kararı çıktı. Yahu çanak çömleği koruyorsun da oradaki tarihi kışlayı neden korumuyorsun. Denizin kenarında üç beş çanak çömlek, üç beş çatal bıçak bulunmuş onu koruyorsun da bu tarihi binayı neden korumuyorsun. O zaman ne dedik, “olacak” dedik, şimdi oluyor. Bu tabi kışla olmayacak. AVM, belkirezidans olarak hizmet görecek.”
29 Mayıs 2013, Başbakan Erdoğan: “Birileri geliyor, Gezi Parkı’nda yok şöyle olmuş, yok böyle olmuş. Taksim Meydanı’nda gösteri yapacaklar, şudur, budur. Ne yaparsanız yapın. Biz kararı verdik, verdiğimiz gibi bunu işleyeceğiz.”
31 Mayıs 2013, AKP Genel Başkan Yardımcı Bülent Arınç: “Taksim Gezi Parkı’na yapılacak AVM’ye oğlumun veya başka bir akrabamın ortak olduğu iddiası külliyen yalandır. Bu olaya şahsımı ve ailemden birilerinin adını karıştırma gafletinde bulunanları kınıyorum..”
31 Mayıs 2013, Yeni Şafak: “Başbakan Erdoğan proje ile ilgili geçtiğimiz nisan ayı sonunda yaptığı açıklamada Topçu Kışlası’nın AVM ve rezidans olarak faaliyet göstereceğini açıkladı. Erdoğan konu ile ilgili yaptığı açıklamada ‘O zaman ne dedik, ‘olacak’ dedik, şimdi oluyor. Bu tabi kışla olmayacak. AVM, belki rezidans olarak hizmet görecek.’ şeklinde konuşmuştu.”
1 Haziran 2013, AKP Parti sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik: “Taksim Gezi Parkı’na AVM yapılacağına dair söylentiler tamamıyla uydurma. Buradaki durumu birileri hükümet aleyhinde propagandaya çevirmek istiyor.”
2 Haziran 2013, Başbakan Erdoğan: “Taksim olayı Gezi Parkı veya AVM olayı değil. Çünkü bizim dediğimiz şey buraya AVM anlaşıldı falan diye bir şey yok. Ben bunu söylerken o zaman üstünde rezidans ve otel gibi şeylerin olabileceğini söyledim, bir de şehir müzesi olayını söyledim.”
8 Haziran 2013, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş: “Burada AVM, otel ve rezidans olmayacak.”
13 Haziran 2013, Başbakan Erdoğan: “Topçu Kışlasıyla ilgili konuya gelince, bu konuda bu kadar hassas mısınız, direniyor musunuz? O zaman bir referandumun değişik bir şekli. Referandum sadece anayasa değişikliğinde. Plebisit o belediyenin yapabileceği bir uygulamadır. Beyoğlu’nda da İstanbul içinde de yapılabilir. Bu adımı bu şekilde atabiliriz.”
15 Haziran 2013, Başbakan Erdoğan: “Mesajlarınızı verdiniz. Eğer sizin mesajınız Taksim Gezi Parkı ise, bu mesaj alınmıştır ve değerlendirmesi yapılmıştır. Şimdi cevabımı veriyorum. Anında cevabını veriyorum. Diyorum ki, şu anda bir yargı kararı var mı? Var. Dolayısıyla biz yargı kararını bekleyeceğiz. Takip edeceğiz. Mahkeme ne karar verir bilmiyorum. Nihai karar verildiği andan itibaren, bu karar olumsuzsa biz buna uyarız. Olumluysa o zaman halk oylamasına gideriz.”
8 Temmuz 2003, İstanbul Valisi Avni Mutlu: “Gezi Parkımızda Büyükşehir belediyemiz tarafından yapılmış olan son düzenlemeleri görmek üzere yerinde bir tespit incelemeler yaptık. Yapılmış olan çalışmaların ne kadar mükemmel olduğunu gördük… Ağaçlarla çiçeklerle fıskiyelerle süslü bu park cennet İstanbul’umuza yeni bir cennetten köşe hediyesi oluyor. Ümit ediyoruz halkımız tarafından da bundan sonraki süreçte İstanbulluların hizmetine girecek… Aileleriyle çocuklarıyla halkımız gelecek parkları kullanacak. Parklar çocuklar aileler yaşlılar gençler içindir.”
İşte böyle! Unutmuyoruz! Vazgeçmiyoruz! Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!
Yorumlar kapalıdır.