“Durduramayacaklar halkın coşkun akan selini!”

Dün öğlen saatlerine doğru, 15 Haziran gününden itibaren insanlara kapalı durumda olan Gezi Parkı, İstanbul Valisi Mutlu’nun, İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın ve Emniyet Genel Müdürü Hüseyin Çapkın’ın yuhalamaları ve sloganları bilinçli olarak işitmek istemeyen sahte ve kaygı dolu tebessümleri eşliğinde, halka açıldı. Vali Mutlu, çevresini sarmış olan protestocu havanın ve ıslıklarla yuhalamaların varlığını görmezden gelerek ve yok gibi sayarak başladığı konuşmasında, “halkımızı buraya davet ediyoruz” diyerek utanmadan kızarmadan yalan söyledi.

Kanunu tanımıyoruz diyenlere kanunu gösteririz.”

Taksim Dayanışması’nın aynı günün akşamında Gezi Parkı’nda forum yapma kararına, Vali Mutlu, işte böyle tehditkar bir cevap vererek, halkın iradesine karşı koydu. Ne var ki, bu gerçek iradeye karşı koyuş bununla da sınırlı kalmadı ve iktidarın önde gelen temsilcileriyle bir tören havasında açılmış olan Gezi Parkı, birkaç saat sonra 18:00 civarlarında tekrar kamuya kapatıldı. Polisleriyle parkın ve Taksim Meydanı’nın etrafına etten bir duvar ören ve TOMA’larıyla bu duvarı destekleyen hükümet, saat 19:00’da Parkı’na gidip forum gerçekleştirmek isteyen kitleye, dağılın çağrısı yapmadan ve bir gerekçe göstermeden saldırdı. Gaz bombalarıyla ve tazyikli sularla insanları Tünel’e kadar son hız kovalayan TOMA’lar, boyalı su ve boyalı mermi kullandı. Bu sırada yaralananlar ve fiziksel bütünlüğü ciddi hasara uğrayanlar oldu.

Gözaltı terörü: Nedir bu kadar korktukları?

İstiklal Caddesi’ni savaş alanına çeviren polis, 32’si Taksim Dayanışması’ndan olmak üzere en az 80 kişiyi gözaltına aldı. Saatler 22:00’ye geldiğinde sivil ve üniformalı polisler darplara ve plastik mermi kullanımına başlamıştı. Birkaç “çapulcuya” karşı, hükümetin insan ve teknolojik kaynaklarını bu denli yoğun bir biçimde seferber etmesi, iktidar odaklarının kendi söylediklerine kendilerinin bile inanmadığını apaçık ortaya seriyor.

Aslında onlar da gerçeğin ne olduğunun farkındalar. Elleriyle ayaklarının birbirine dolanması, ufak çaplı protestolara bile hunharca saldırmaları bundandır. Bezden yapılmış gaz maskeleriyle plastikten kaskları ve gelecekleri için mücadele etme azmi ile cesareti dışından hiçbir şeyi olmayanlara, kalkanlarıyla, coplarıyla, yarı-tanklarıyla, mermileriyle ve bombalarıyla karşı koymaya çalışmaları bundandır.

Korkuları sınıf mücadelesinin yükselmesidir, “halkın coşkun akan selidir”. Ancak ne TOMA’ları, ne polisleri, ne de örmeye çalıştıkları korku duvarı durduramayacak bu seli.

Yorumlar kapalıdır.