AKP’nin ODTÜ ısrarı

Ankara Büyükşehir Belediyesi, bayram tatili sırasında okulun boş olmasından faydalanarak, Eskişehir-Konya yolu bağlantısını sağlayacak ve bir bölümü de ODTÜ arazisinden, 100. Yıl ve Çiğdem mahallelerinden geçen yolun inşaatına henüz mahkeme süreci devam ederken, okul yönetiminden izin almaksızın bir gece baskınıyla hız vermiştir. 1 gecede 3000’den fazla ağacı keserken bunlardan çok küçük bir kısmını göstermelik olarak taşımıştır. Ankara Belediyesi’nin bu yolda bu kadar ısrarcı olmasının ve devletin tüm gücünü seferber edip, çevre illerden araçlar getirerek, büyük bir polis gücünü yığarak, gece baskınları yaparak yangından mal kaçırır gibi yolun inşaatına girişmesinin ve bu yola karşı gösterilen tepkiye şiddetle karşı çıkmasının üç temel nedeni var.

Bunlardan biri hükümetin Gezi’den kalan direniş ruhunu şiddet yoluyla iyice bastırmak ve kitleleri demoralize etmek istemesidir. Son 11 senedir hükümetin rutin uygulamalarından biri haline gelen her hak arayışını kolluk kuvvetlerinin orantısız şiddetiyle bastırma alışkanlığı Ahmet Atakan’ın ölümü, bir öğrencinin polis tarafından vahşice dövülerek ateşe atılması gibi birçok örnekte tekrar görülmüştür.

Bir diğer neden ise, ODTÜ’nün tarihsel muhalif kimliğine bir darbe vurup öğrenci hareketi içindeki duruşunu ezmektir. Ve son olarak elbette ki, her AKP projesinde olduğu gibi birincil amaç rant sağlamak ve bu yoldan bundan nemalanacak çokuluslu şirketlerin çıkarını gözetmektir. Bir tür şehir içi otoban olması planlanan yolun güzergahının uzun süredir kentsel dönüşüme dahil edilmesi planlanan Çiğdem ve 100. Yıl mahallelerinden geçirilmesi, birçok alışveriş merkezinin önündeki trafiği artıracak bağlantılara sahip olması elbette ki, boşuna değildir. Yolun yapımındaki bu acele de, akla yeni açılan Taurus Holding ve Ensari Şirketler grubu ortaklığındaki Taurus AVM’nin hizmetine bir an önce sokulmaya çalışıldığını getirmektedir.

Bu yol çalışmasının ilk günden beri öğrencilerin, akademisyenlerin ve mahalle sakinlerinin forumlar ve protesto gösterileri aracılığı ile tepkileri sürmektedir. Hükümetin ve Gökçek’in ben yaptım olacak benzeri anti-demokratik tavrı, kendi yaşam alanları üzerinde söz sahibi olmak isteyen öğrenci, akademisyen ve mahallelilerin tepkisinin en önemli kaynaklarından biridir. Protestolardaki polis şiddeti herkesin malumuyken diğer yandan forumlarla direnmenin ve ortak hareket etmenin yeni yolları aranmaktadır. Ancak ODTÜ forumları da Gezi sürecinden sonra başlayan forum hareketlerinin muzdarip olduğu sorunları yaşamaktadır. Forumlar düşük katılımlı, aynı konuların tartışılıp, bunların herhangi bir karara bağlanamadığı ve pratiğe dönük bir sonuç çıkartılamayan işlevsiz toplantılara dönüşmüştür.

Hükümet tüm demokratik söylemlerine rağmen iktidarı boyunca demokrasiyi sandıktan ibaret görmüştür. Birçok meselede olduğu gibi bu yol meselesinde de aynı tavrı sürdürmüştür. Demokrasi, çok büyük bir destekle seçilse bile bir hükümetin veya belediyenin bir sonraki seçime kadar kadir-i mutlak rolünü oynayabileceği anlamına gelmediği gibi, bütün uygulamalarının kendisine destek veren herkesin ortak kararı veya talebi olduğu anlamına da gelmez. AKP hükümeti iktidarı boyunca her muhalif sesi azınlığın çoğunluğa dayatması gibi gösterip, muarızlarını anti-demokratik olmakla suçlamaktadır. Forum hareketinin önünde duran en önemli görevlerden biri, tartışmaları geniş bir kitleye yayarak demokratik tabanı genişletmek ve insanların kendi yaşam alanları üzerinde söz sahibi olmasının bir aracı olmaktır.

Yorumlar kapalıdır.