Hükümet patinaj yapıyor, sorunlar derinleşiyor : Çözüm için 1 Mayıs’ta alanlara!

Erdoğan, ilk defa olarak, ekonominin içinde bulunduğu durumu tanımlarken “geçici kriz” ve “patinaj” sözcüklerini kullandı. Son açıklanan TUİK verileri durumun pek de geçici olmadığını gösteriyor. Verilere göre, tarım dışı işsizlik %13,4 olarak hesaplanırken, 15-24 yaş aralığındaki her beş gençten biri işsiz durumda. Üstelik, çalışabilecek durumda olan her iki kişiden biri işsiz ve işgücüne katılan her üç kişiden biri de kayıtdışı çalışıyor. Sendikasızlaştırma, taşeron çalışmanın yaygınlaştırılması ve 15.000 iş cinayeti… Patronların kâr oranlarını korumaya dönük bütün bu işçi düşmanı politikalara rağmen ekonomi %2,9 ile geçtiğimiz yılı Cumhuriyet tarihinin büyüme ortalamasının da çok altında bir büyüme oranı ile kapattı. Kısacası, geçici olan kriz değil patinaj. Kriz ise giderek derinleşme eğilimi gösteriyor…

Erdoğan’ın patinajı ve seçimler

Erdoğan’ın başta belirttiğimiz tanımlamaları sadece bir itiraf ya da artık zorunlu hale gelmiş bir açıklama olarak okunamaz. Bu aynı zamanda çatlakların derinleşmekte olduğunun, Erdoğan’ın kişisel iktidarını korumak ve güçlendirmek adına her şeyden ve herkesten vazgeçmeye hazır olduğunun bir göstergesi. Buna seçimler de dahil… 13 yıla yaklaşan iktidarı boyunca AKP, tüm siyasi manevralarında sırtını “sandık meşruiyetine” yaslamış ve muhalefete “milli iradenin tecelli ettiği” sandığı ve seçimleri işaret etmişti. Hemen her kamuoyu yoklamasında oylarının düşmekte olduğunu gören AKP’nin ilk yaptığı şey bu söylemi terk etmek oldu. Nitekim, İstanbul Üniversitesi’nde üniversite bileşenleri tarafından açık ara rektör seçilen Raşit Tükel yerine Mahmut Ak’ın atanması AKP’nin ve Erdoğan’ın sandık ve seçimler konusundaki tutumunu açık bir şekilde gözler önüne seriyor. Seçime giren siyasal parti ve oluşumların seçim çalışması yapması türlü gerekçelerle engellenirken, seçim büroları ve parti genel merkezleri taşlanıyor, kurşunlanıyor. Ağrı’da eşine az rastlanır fütursuzlukta bir provokasyon bölgedeki Kürt halkının örgütlülüğü sayesinde şimdilik engellenmiş görünüyor. Kısacası, seçimin güvenliğini sağlamakla yükümlü Erdoğan ve AKP hükümeti seçimler için bizatihi bir tehdit haline gelmiş durumda…

AKP, en büyükten en küçüğe kadar müdahil olduğu tüm siyasal, ekonomik ve sosyal sorunlarda burjuva çözümleri dahi yerine getirmedeki yetersizliğiyle göze çarpıyor. Son olarak 31 Mart’ta tüm ülkede yaşanan büyük elektrik kesintisi, Çağlayan baskınının ardından Başbakan’ın yaptığı “izinsiz sokağa çıkılmayacak” açıklaması, iç güvenlik paketinin Meclis’te kabul edilmesi ve MGK’da Milli güvenlik siyaset belgesinin değiştirilerek “olası bir halk isyanının” bir numaralı tehdit olarak belirlenmesi gibi örnekler hükümetin giderek sıkışmakta ve kontrolü kaybetmekte olduğunun işaretleri…

1 Mayıs’a giderken…

Burjuvazi siyasal krizinden kurtulabilmek için çözümler arıyor. Yeni partiler kuruluyor, bazı sağ partiler ittifak yapıyor. İşçi sınıfı ise henüz kendi bağımsız önderliğini inşa etmeyi başarabilmiş değil. Fakat, Birleşik Metal işçilerinin direngenliği, Bosch’ta işçilerin MESS’in oyununu bozması, Boydak işçisinin kararlılığı gibi örnekler bizler için tek çıkar yolun mücadele etmek olduğuna işaret ediyor. 12 Eylül rejimiyle mücadele ettiğini iddia edip, sırtını 12 Eylül’ün ürünü olan seçim barajına yaslayan AKP hükümeti ve burjuvazi ülkedeki sorunlara gerçekçi ve kalıcı çözümler getirmekten acizdir. AKP ve temsilci olduğu burjuvazinin iki yüzlü işçi düşmanı politikalarını teşhir etmek, güvenceli bir iş ve insanca bir yaşam için mücadeleyi yükseltmek için 1 Mayıs’ta alanlarda olalım.

Yorumlar kapalıdır.