Ermenistan ve kitle seferberlikleri
Ermenistan’ın başta Erivan ve Gümrü gibi büyük kentler olmak üzere pek çok yerinde son 2 ayda dirençli bir seferberlik gösteren kitleler, Cumhuriyetçi lider Serj Sarkisyan’ı başkan yaptırmadı. Sarkisyan’ı başbakanlıktan istifa etmeye zorlayan protestoların özetini sunmadan önce, bu uzun soluklu protestolara zemin hazırlayan ekonomik çöküşe kısaca değinmek gerekir. Kitlelerin Sarkisyan’ı reddetmesi şaşırtıcı değil zira Ermenistan dünya ekonomik krizinden muaf değil, ülkede işsizlik %20’ye dayanmış durumda ve nüfusun yaklaşık üçte biri yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Sarkisyan ve çevresinin adı yolsuzluk, rüşvet ve seçim hileleriyle anılmaktaydı. Sarkisyan, iki dönem üst üste cumhurbaşkanlığının ardından, parlamento tarafından başbakan olarak aday gösterildi. Ancak 2015 referandumuyla yapılan değişikliğe göre yürütme yetkileri başbakana verilmişti. Sarkisyan’ın pozisyon değişikliğiyle ülkeyi yönetmeye devam edeceği gerçeği kitlelerde büyük öfke uyandırdı ve protestolar başladı.
Sarkisyan’ın karşısındaki başlıca muhalif Yelk (Çıkış) grubunun lideri Nikol Paşinyan 31 Mart’ta Gümrü’den Erivan’a bir yürüyüş eylemi başlattı. Sonraki süreçte halkı sık sık meydanlara çağırdı ve sivil itaatsizlik eylemlerine davet etti. 17 Nisan’da Sarkisyan’ın başbakan seçilmesiyle büyüyen ve günlerce süren protestolarda kamu kurumu binaları işgal edildi, üniversitelerde dersler boykot edildi ve halk meydanları doldurup yolları kapattı. 22 Nisan’daki görüşmelerinde Paşinyan’ın halk adına Sarkisyan’ın istifasını talep etmesi üzerine Sarkisyan görüşmeyi terk etti ve Paşinyan 1 gün gözaltında tutuldu. Bu olayın ardından Erivan’ın Cumhuriyet Meydanı’nda bir miting düzenlendi ve 23 Nisan’da Sarkisyan istifa etti. Ancak halk bunu yeterli bulmadı, Cumhuriyetçi partinin iktidarda kalmasına tepki göstererek reform talepleriyle protestolarını sürdürdü.
1 Mayıs’ta düzenlenen parlamento oturumunda tek aday olan Paşinyan başbakan olmak için yeterince oy toplayamadı. 8 Mayıs’taki ikinci oturumda ise başbakan seçildi.
Kitle seferberliği tek başına yeterli mi?
Basına yansıyan haberlere bakıldığında kitleler Paşinyan’ın “Sokağa çıkın” sözüyle alanları dolduruyor, “İşgal edin” sözüyle devlet kurumlarını, üniversiteleri ve yolları kapatıp bloke ediyor, “Protestolara ara verin” demesiyle de durup bekliyorlardı. Ancak şunu göz ardı etmemek gerekir ki bu seferberliklerin kendiliğinden bir yapısı vardı. Öyle ki, bir kesimin protestolara katılmadaki dürtüsü Paşinyan’ı desteklemek değil, Sarkisyan iktidarını ve mevcut rejimi alaşağı etmekti. Politik önderlik yoksunluğu nedeniyle Paşinyan’ı ellerindeki en makul seçenek olarak benimsediler.
Binlerce kişinin katıldığı protestolar, Ermenistan’da son yıllarda yaşanan en büyük halk hareketlerinden biri oldu. Protestolar bir sınıf hareketine dönmeye yüz tuttu; fabrikalarda binlerce işçi greve çıktı ve üniversitelerde Cumhuriyetçi rektör ve öğretmenlerin istifasını talep eden eylemler yapıldı. Paşinyan bu süreçte “Kadife Devrim” ilan etti. Ancak yaşananlara, belki de ileride yaşanacak bir devrime zemin hazırlamış olsalar bile şu anda devrim denilip denilemeyeceği tartışılır çünkü mevcut anayasal rejim varlığını sürdürüyor. Liberal muhalif Paşinyan bu seferberliğin bir noktada başını çekmiş olabilir ancak her fırsatta halkı temsil ettiğini dile getirmesine rağmen kitlelerin sosyal ve demokratik taleplerine bir çözüm önermiyor, reform isteklerini karşılayacak bir plan, program sunmuyor. Halk hareketinin sermaye ile bir derdi olmadığını söylüyor; temkinli bir tavırla Rusya karşıtı olmadıklarını ve hatta süreçteki rolünü yapıcı olarak değerlendirdiği Rusya’yla diplomatik ilişkileri ve işbirliklerini sürdürmek istediğini ifade ediyor. Politikasını ise sadece seçimlere ve Cumhuriyetçi partinin gitmesine indirgiyor.
Kitlelerin haklı mücadelesinin arkasındayız. Kitle seferberliğinin sönüp gitmemesi ve rejim tarafından ezilmemesi için Ermenistan halkının sistem partilerinden bağımsız, işçilerin ve emekçilerin taleplerine karşılık verip çözüm üreten bir programa ihtiyacı var.
Yorumlar kapalıdır.