Tren kazasının sorumluları hesap versin!

8 Temmuz Pazar günü Kapıkule-İstanbul seferini yapan TCDD treni devrilmiş, bunun sonucunda 24 vatandaşımız hayatını kaybederken 318 kişi de yaralanmıştı. Olaydan günler geçmesine rağmen olay ile ilgili ne Ulaştırma Bakanlığı ne de İçişleri Bakanlığı olayın teknik boyutu ile ilgili detaylı bir açıklama yapmıştır.

Meydana gelen olayda açıkça jeolojik-jeoteknik hatalar gözlemlenmektedir. Bunu kaza diye servis edenler, o bölgede meteorolojik araştırma yapıp gerekli zemin tedbirlerini almış olsalardı sadece kaza kelimesinin yetersiz kaldığını anlayacaklardır. Bakanlığın yapmış olduğu açıklama da ayrıca itiraf niteliğindedir. Facianın meydana geldiği menfez geçişinde en temel mühendislik parametrelerinin dikkate alınmaması ve toprak dolgu yapılması kazanın temel nedenleri arasındadır. Bu olayların pek çok defa yaşanmasına rağmen halka gerçeğin anlatılmaması, olayla ilgili araştırma yapabilecek yetkinliğe sahip meslek örgütlerinin söylemlerinin görmezden gelinmesi bu son olaya davetiye çıkarmıştır. Ayrıca bu olayın sorumluları hakkında gereken hiçbir şey yapılmamıştır.

Ülkemizde bu kazanın önlenmesi için çalışma yapabilecek pek çok jeoloji mühendisi işsizdir. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasına göre, iş imkânlarının kısıtlı olmasından dolayı, mezun olmuş mühendislerin %48’i alan dışı istihdam edilmektedir. Birçok jeoloji mühendisi bu ülkede işlerini yapmaz iken, sektörde mühendis fazlası olduğunu söyleyen çalışma bakanları varken, bu hadisenin yaşanıyor olması bir kez daha ülkemizde bilime verilen önemi göz önüne sermiştir.

Kaza degil, özelleştirme!

TCDD Yapım ile TCDD Taşımacılık dairelerinin 14 Haziran 2016 yılında ayrılması sonucunda; yapım ve taşımacılık plan ve hedeflerinin birlikte değerlendirilmediği yapım aşamasında şartname kriterleri müteahhit firmaların insafına bırakılmıştır. Bu durum, hem iş güvenliği olmaksızın maliyeti minimuma düşürmek için emeği ucuzlatan şirketlerin ihaleleri almasıyla o yapımlarda pek çok iş kazasının ortaya çıkmasına hem de ortaya çıkan ürünlerin kalitesini düşürerek kazaların yaşanmasına zemin hazırlamıştır. İstanbul-Ankara yüksek hızlı tren hattı da buna benzer çeşitli sorunların yaşandığı hat olarak önümüzde durmaktadır.

2013 yılına kadar demiryolu güzergâhlarında görevli olan “yol bekçilerinin” maliyet kapsamında işlerine son verilmesi ve rutin günlük kontrollerin yapılmaması bugün yaşadığımız kazanın bir diğer önemli nedeni olarak görülmektedir. Bu işçiler görevlerini yapıyor olsalardı 24 kişi ölmeyecek, 338 kişi ise yaralanmayacaktı. Bir kez daha altını çizmek gerekirse taşeron ve daha fazla kâr hırsı her alanda öldürmeye devam ediyor.

Yorumlar kapalıdır.