Gezi’nin suçlanması: İşçiyi dövmek
AKP’ye göre grev kötüdür. Temizlik işçileri grev yaptıklarında çöpler toplanamıyor, çevre kirleniyor; otobüs şoförleri grev yapınca hayat duruyor, zarar ediyormuşuz.
Geçtiğimiz günlerde İDO, kârı azaldığı için bazı seferlerini iptal edeceğini söyledi. Bu durum hayatı olumsuz etkilemeyecek mi? Yani patron kâr az diye sefer kaldırabilir ama işçi insanca bir yaşam için grev yapamaz. İşte AKP’nin başarısı burada gizlidir. Hükümetin patron dünyasına deklare ettiği niyeti üzümü paylaştırmak değil, işçiyi dövmektir.
Enflasyonla topyekûn mücadele afişleri ülkenin her yerini süsleyedursun, sendikaların raporlarına göre son iki ayda 500 bin kardeşimiz işsiz kalmış. Şu anda geniş tanımlı işsizlik 6 milyon 300 bin. İşsizlik 2012 yılından beri artıyor. Hükümetin iyimser hedeflerinde de işsizliğin 2019’da da artmaya devam edeceği ilan edilmiş durumda.
Enflasyon ile mücadele
Hükümetin enflasyon ile mücadelesi 2017 yılında başladı (!) ve ilk adım enflasyonun hesaplanma biçimini değiştirmek oldu. Yani yeni bir yöntemle -hesap oyunuyla- enflasyon değerleri düşük gösterildi. Enflasyon sepetini oluşturan ürünlerde değişikliğe gidildi.
Çocuk bezi, çorabı, pamuk ve bezelye çok mu pahalı? Hükümet için halkı doyurmak, temel ihtiyaçları ulaşılabilir kılmak yapılacak iş değil. Bunu yapmak yerine 2017 yılında TÜİK, fiyatı çok artan bu gibi ürünleri enflasyon sepetinden çıkarmayı tercih etti. Bu bile yetmedi ve 2018 yılında ise kaban, çizme ve kumaş da bu listeden çıktı. Böylece bu ürünler ne kadar zamlanırsa zamlansın açıklanan resmi enflasyon rakamlarına etki etmedi. Buna karşılık stor perde, pike ve derin dondurucu gibi fiyatı çok oynak olmayan ürünler resmi enflasyonun belirlenmesinde kullanılmaya başlandı.
İşçiler sahte verilerle kandırılmaya, enflasyon ve işsizlik arasında onlara ölüm gösterilip sıtmaya razı edilmeye çalışılıyor.
Erdoğan’a yakın inşaat firmaları vergi dahi ödemezken, bizim payımıza işsizlik ve maaşlarımızın enflasyon karşısında erimesi düşüyor. Bu tablodan anlaşılan o ki, gerçek çözüm basit: Enflasyonla gerçek bir mücadele, maaşlarımızın en azından her üç ay enflasyon oranında artırılmasıyla mümkündür.
Hedef yerel seçimler
Enflasyona karşı verilen sahte mücadelenin aslında tek hedefi var: yerel seçimler. AKP hem belediye imkânlarından olmak istemiyor hem de seçimlerde bir yenilgi alarak Tek Adam Rejiminin sarsılmasını engellemek istiyor. Bunun için patronları ürkütmeyecek şekilde hareket ederken kendi tabanını sağlama alması gerekiyor. Mola verilen Cumhur İttifakını patronların çağrısı ile gözden geçiriyor ve işçi düşmanı politikaları sürdürebilmek için tabanından yardım istiyor. Bunu yapabilmek için de tehdit ve düşmanlaştırma girişimleri sürüyor.
İşçilere karşı: Gezi’nin düşmanlaştırılması
Enflasyon hedeflerindeki tutarsızlıklar ve artan yoksulluk karşısında Erdoğan yönetimi halkın tepkisini çekmekten çok korkuyor. Yaşamak için düşmana ihtiyaç duyuyor. Bu sebeple de Anadolu Kültür A.Ş.’nin yöneticilerine “Gezi Parkı olaylarının devamlılığını sağlamak” suçlaması ile operasyon düzenleyip havuz medyasında, kitlelerin demokratik ve sosyal haklarını savunmak amacıyla seferber olduğu Gezi’yi karalama kampanyaları başlatıyor. Demokratik hakların savunmasını “terörizm” olarak “mahkûm etmeye” çalışıyor. Tüm bunlar iktidarın gerçek sorunları çözme yeteneğinden ne denli azade olduğunu bize bir kez daha anlatıyor.
Hükümet kapitalist yöntemlerle işin içinden nasıl çıkacağının yolunu bulamıyor. Haklı da, çünkü işçi sınıfını daha da ezmeksizin böyle bir yöntem bulması imkânsız! İşte bu sebeple, krize karşı savunduğumuz işten çıkarmaların yasaklanması, dış borç ödemelerinin sonlanması gibi haklı taleplerin yanı sıra temel demokratik haklarımızın savunusu da hayati bir önem taşıyor.
Yorumlar kapalıdır.