Poşet olayı ve doğa dostu siyaset

Doğada artık olarak varlığını yüzyıllar boyunca sürdürebilen poşetlerin 25 kuruştan satılmaya başlanması gündemin öncelikli konulardan biri haline gelmiş durumda. Siyasal iktidarın bu göstermelik çevreci kararı sonucunda ortaya çıkan farklı görüş ve öneriler, soruna doğa dostu siyaset ve uygulamaların nasıl olması gerektiği açısından bakmamızı gerekli ve hatta kaçınılmaz kılıyor.

Bu konu, toplumumuzda 25 kuruşluk parasal maliyetinin çok üstünde tepkilere neden oldu. Sosyal medyada adına başlıklar açıldı, ciddi yaptırım önerilerinin yanında bir tiyatro oyununa konu olacak öneri ve düşüncelerin paylaşılmasına neden olan bir sosyal fenomen haline geldi.

Plastiklerin yıllık tüketim miktarları ve onlarca yıldır yurdumuzda ve bütün dünyada neden oldukları çevre kirlilikleri dikkate alındığında, nasıl bir yol haritası izlenmesi gerektiğini kısaca özetleyelim.

Öncelikle, doğada kirliliğe neden olan plastiklerin ve bu plastiklerden üretilen malzemelerin üretimlerinin giderek azaltılması ve öngörülen en kısa süre içinde üretimlerinin ve kullanımlarının yasaklanması gerekir.

Peki, bizde nasıl bir uygulamaya gidilmektedir?

Artıkları yüzyıllar boyunca varlıklarını sürdüren polimer kimyasallardan yapılmış poşetlerin, (yalnızca marketlerde) talep edilmesi durumunda, iktidar tarafından tanesine 25 kuruşluk fiyat biçildi.

Söz konusu kimyasallardan yapılan poşetlerin, satın alınan ürünlerin taşınması yanında, en az onun kadar önemli bir işlevi de evlerde çöp poşeti olarak kullanılmalarıdır. Dolayısıyla, biraz sonra bahsedeceğim gibi, doğada çözünmeyen kimyasallardan üretilen poşetlerin yerine, doğada kısa süre içinde çözünebilen poşetleri kullanıma sokmuyorsanız, bu poşetlerin kullanılmalarını önlemek için tanesine 25 kuruşluk bir fiyat biçmek, sonuçta göstermelik bir önlem olarak kalacaktır. Ne yazık ki, çok kısa bir müddet sonra, komik bir önlem olarak bilgisizliğin, basiretsizliğin örneği bir uygulama olarak poşetlerin kullanımında ciddi bir azalmaya neden olmadan, yalnızca marketlere tanesinde 25 kuruş kazandırmaktan başka işe yaramayacaktır.

Bunun nedeni oldukça açık. Yerine ikame maddesi konulmayan ve gereksinmesi azalmadan varlığını sürdüren ürünlerin kullanımlarının önlenmesi mümkün değildir. Örnek mi? İnsan sağlığına zarar verdiği ifade edilen gluten içeren unlardan üretilen ekmek üretimi azaldı mı? Yoksa, gençleri alışkanlığından korumak isteğiniz (!), fiyatlarına fantastik zamlar (!) yaptığınız alkol kullanım miktarlarında beklediğiniz amaç (!) sağlandı mı?

Çok açıktır ki, kendinize çevreyi koruyan iktidar yakıştırması yapmayı düşündüğünüz bu uygulama, aşağıda yazacağım önlemler alınmazsa, çok kısa bir zaman sonra etkisi olmayan bir uygulama haline dönüşecektir. Çünkü insan sağlığına ve çevreye zerre kadar önem vermeyen, bu bağlamda aldığı önlemleri kendi siyasal iktidarının varlığını sürdürmekle sınırlı olan bir iktidar, hiçbir zaman planlı ve programlı bir şekilde insanı ve doğayı eylemlerinin/uygulamalarının odağına koymadı.

Eğitimde dini değerleri yüksek (!) bir nesil yetiştirmek için bilimdışı bir program/eğitim içeriğini uygulamaya alan, enerji gereksinmesini karşılamak için HES uygulamaları ile doğanın ve insanın canına okuyan, sözde ekonomik büyüme adına mevcut işletmeleri ürettiklerini ithal etme pahasına elden çıkararak ülke insanının geleceğini yalnız ve yalnız inşaat sektörüne bağımlı kılan bir iktidardan söz ediyoruz. Ve ne yazık ki, tek başına iktidar olan ve iktidarını geniş aile bireyleri ve yakın dostlarıyla paylaşan RTE, kendi taraftarı dışındaki insanlarla dalga geçercesine betonlaşmaya karşı çıkarak yeşilden yana tavır koydu!

Yukarıda bahsettiğim gibi bu konuda çevre dostu politikanın olmazsa olmaz ikinci aşaması, poşet yapımında kullanılacak artıkların/atıkların doğada varlığını dolaylı/dolaysız yollarla yitirecek özellikte kimyasallar kullanılmasıdır. Bu çerçevede bir programın öngörülebilen en kısa zaman içinde devreye alınması gerekir. Bu tür poşetlerin yapımında başta nişasta ve selüloz türevleri olmak üzere çok çeşitli türden kimyasal polimerler kullanılabilmektedir. (Bunlar hakkında daha geniş bilgi ve doğada dolaylı/dolaysız bozunma süreleri için aşağıda kaynak olarak verdiğim iki adet Türkçe yayına bakılabilir.)

Bu polimer maddelerin doğal koşullarda doğrudan veya doğada yer alan mikroorganizmalar aracılığıyla çok kısa sayılabilecek zaman diliminde su, karbondioksit ve doğada normal koşullarda çözülebilen kimyasallara dönüşerek yok olmaları; bu kimyasallardan üretilen poşetlere çevre dostu poşet adının verilmesine neden olmuştur.

Tam bu noktada, siyasal iktidar kendini çevre dostu ilan etmek istiyorsa, etkisini birkaç hafta içinde yitirecek komik parasal önlemler yerine, maliyetleri mevcut poşetlerden biraz daha pahalı olmakla birlikte, çevre dostu kimyasal polimerlerden oluşan poşetlerin nasıl yaygın bir şekilde kullanılacağının programını açıklaması gerekirdi.

Sonuç olarak, ekonomiden, yeşili yok ederek her ne pahasına olursa olsun inşaat sektörünün gelişmesini ve HES’lerin kurulması ile doğal su kaynaklarının yalnız ve yalnız enerji üretimi için kullanılmasını anlayan Tek Adam rejiminin çevre dostu politikalar üretmesi ve uygulamaya alması beklenemez. İktidar gündelik politikalar ile kendi varlığını uzatabildiği kadar uzatmanın peşinde ve kendine fanatik ölçülerde bağlı insanların dışındaki kitlenin kısa ve uzun soluklu mutluluğu ile hiç ama hiç ilgilenmemektedir.

KAYNAKLAR

1-Biyobozunur Gıda Ambalaj Malzemeleri:Mehmet Kılınş,Oktay Tomar,Abdullah Çağlar.AKU J.Sci,Eng.17(2017)035404(988-996)

2-Biyobozunur Plastik Ambalağ Malzemelri:Prof.Dr.Baki Hazer.Zonguldak Karaelmas Üniversitesi,Kimya Bölümü.

Yorumlar kapalıdır.