Latin Amerika: IMF ve hükümetlerin kemer sıkma politikalarına karşı kitlelerin isyanı
Ekim ayının başında Ekvador Devlet Başkanı Lenin Moreno’nun IMF ile yapılan anlaşma sonucu akaryakıt fiyatlarını serbest bırakması ve kemer sıkma uygulamalarını dayatmasıyla birlikte ülkenin pek çok yerinde kitlesel gösteriler düzenlenmişti. Bunun üzerine OHAL ilan edildi ve polisin şiddetli baskısına rağmen halkın isyanı büyüyerek sokakları doldurdu ve binlerce kişinin katıldığı grevler gerçekleşti. İşçilerin, yerli halkın ve öğrencilerin 11 gün süren seferberliği hükümete geri adım attırdı ve söz konusu 883. madde 14 Ekim’de geri çekildi.
Şili’de ise toplu taşıma ücretlerine yapılan zam, kemer sıkma politikalarına karşı yıllardır biriken öfkeyi tetikledi ve Piñera hükümetine karşı başkentten ülkeye yayılan gösteriler kitlesel bir seferberlik halini aldı. Sokağı terk etmeyen binler hayat pahalılığına, gelir eşitsizliğine, özelleştirmelere, eğitim ve sağlık alanında yapılan saldırılara karşı protestolarını bir isyana dönüştürdü. “Suçlulara” karşı savaş ilan ettiğini söyleyen Piñera’ya Şilili emekçilerin cevabı, OHAL’e rağmen seferberliği sürdürmek ve genel grevle hayatı durdurmak oldu.
Protestoları düzenleyen ve genel grev çağrısı yapan bileşenler arasında gençliğin yanı sıra feministler de ön planda. Polis baskısına ve şiddetine dikkat çeken kadınlar, özellikle OHAL ilanından beri olmak üzere protestocuların karşı karşıya kaldıkları sözlü ve fiziksel polis şiddetini ve tecavüz tehditlerini gündeme getiriyorlar.
Ekvador’daki protestolar sadece akaryakıt sübvansiyonlarının kaldırılmasına karşı değildi, aynı zamanda kemer sıkma politikalarının ve emekçilere ve yerlilere dönük baskıların son bulmasını da talep ediyordu. Şilili emekçiler de benzer şekilde hükümeti karşılarına alarak OHAL’in kalkmasını ve ordunun sokağı terk etmesini, Piñera’nın istifa etmesini, ücretlerin artması ve işsizliğin son bulması için acil bir ekonomi planının uygulanmasını istiyor.
Her iki ülkede de rejim, krizin faturasının halka kesilmesine karşı çıkan seferberlikleri baskıyla sönümlendirmeye çalıştı. Her iki ülkede de işçi sınıfının, gençliğin ve kadınların seferberliğinin neoliberal politikaları yenebileceğini gördük. Latin Amerika’da 2000’li yılların başında yükselen devrimci ayaklanma dönemi, sahte sol hükümetlerle geri çekilmeye başlamıştı. Ancak kitleler henüz son sözünü söylemedi ve Ekvador, Şili, Haiti, Arjantin örneklerinde olduğu gibi yeni bir mücadele dalgası yükselmekte. Kısmi kazanımlardansa kalıcı bir çözüm için kitlelerin kendi politik alternatiflerini yaratması, seferberliğin sürdürülmesi, mücadelelerin birleştirilmesi ve hükümetlerden bağımsız bir işçi-emekçi programının uygulanması gerekiyor.
Yorumlar kapalıdır.