Kıdem tazminatımıza karşı saldırıyı durdurmalıyız

1. Patron hükümetinin, sermaye oligarşisi adına işçi ve emekçi sınıflar üzerindeki saldırıları şimdi de Torba Yasa başlığı altında kıdem tazminatının yok edilmesine yönelik olarak sürüyor. İşçi sınıfının uzun ve cefalı mücadeleleri sonucunda elde edilmiş olan ve iş güvencesinin temel dayanaklarından biri olan kıdem tazminatı, patronlara yeni sermaye kaynağı olarak sunulmakta.

2. Yeni yasa tasarısı, 25 yaş altı ve 50 yaş üstü emekçilerin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, iş güvencesi ve emeklilik haklarını yok etmektedir. Tasarıya göre bu yaş gruplarındaki emekçiler, geçici işçi (belirli süreli işi sözleşmeli) olarak hiçbir kurala bağlı olmadan çalıştırılabilecek. Yani, istisnai bir çalışma biçimi olan geçici işçilik bu yaş grupları için asıl çalışma biçimi olacak. Böylece 25 yaş altı ve 50 yaş üstü işçilerin bu dönemlerdeki çalışmaları için kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve iş güvencesi yok edilmiş olacaktır.

3. 25 yaşın altındaki işçiler bu yasayla birlikte kısa çalışmaya zorlanacaklardır. Öte yandan bir ayda 10 günden az çalışmaları durumunda emeklilik primleri de ödenmeyecektir. Hatta farklı işyerlerinde 10’ar gün çalışıp bir ayda 30 günü tamamlasalar bile, primleri ödenmediği için toplamda uzun vadeli emeklilik primleri ödenmemiş olacaktır. Yani genç işçiler daha geç ve daha düşük maaşlarla emekli olmaya mahkûm edilmektedir.

4. Patron hükümetinin bu saldırısı 25 altı ve 50 yaş üstü emekçilere yönelik gibi görünüyor olsa da, bu durum tüm işçi sınıfının kıdem tazminatı hakkının toptan yok edilmesine yönelik bir ilk adımdır. Burjuvazi işçi ve emekçi yığınları sınamaktadır. Bu yasayı başarıyla geçirdikten sonra, kısa veya orta vadede bütün yaş gruplarına uygulama doğrultusunda yeni adımları gündeme getirecektir. Bu tehlikenin mutlaka farkında olmamız gerekmektedir.

5. Öte yandan bu yasa aynı zamanda sendikalaşmaya yönelik de bir saldırıdır. Esnek çalışma başlığı altında kısa çalışmaya zorlanacak olan gençler ve orta yaşlılar, bu kısa süreler içinde sendikalara üye olma ve toplu sözleşmelerden yararlanma mücadelesine girmek için ne zamanları olacak ne de o kısa süre içinde buna gerek duyacaklardır.

6. Bütün bu saldırılar durdurulmalıdır. Türk-İş ve DİSK’in birlikte basın açıklamaları yapmaları ve bazı sendikaların bazı işyerlerinde protestolar düzenlemeleri elbette olumludur. Tek Adam rejiminin DİSK yöneticilerinin Meclise gitme girişimlerini zorbalıkla engellemeleri de patron hükümetinin işçi düşmanı tavrının açık bir delilini daha oluşturmuştur. Bununla birlikte, sendika yöneticilerinin protestoları böylesi önemli bir saldırı karşısında örülmesi gereken bir mücadele için yetersizdir, yetersiz kalmaktadır.

7. Biz İşçi Demokrasisi Partisi olarak, işçi sınıfına ve tüm emekçilere yönelik bu saldırı karşısında genel bir sınıf seferberliğinin ve işçi sınıfının iş yavaşlatmadan genel iş durdurmaya kadar değişen geleneksel ve etkili mücadele yöntemlerinin uygulamaya konması gerektiğini düşünüyoruz. Bu doğrultuda özellikle sendikaların başını çekeceği ve tüm emekçi örgütlerinin katılacağı bir mücadele cephesinin kurulması için emekten yana tüm kesimleri harekete geçmeye çağırıyoruz.

İşçi Demokrasisi Partisi

Yorumlar kapalıdır.