Tarihte bu ay: Gazi Mahallesi Ayaklanması
Gazi Mahallesi Ayaklanması, 1995’in Mart ayında, o gün Sultangazi ilçesinde yer alan ve Alevilerin yaşamakta olduğu Gazi Mahallesi’nde, bilinçli bir şekilde seçildiği anlaşılan birtakım kahvehanelerin arabalı saldırganlar tarafından taranması sonucunda patlak verdi. Ayaklanma dört gün sürdü ve İstanbul’da Ümraniye ile Ankara’da Kızılay’a da sıçradı. 23 insan öldürüldü, 1400’ün üzerinde insan ise yaralandı.
12 Mart akşamı, aynı anda üç kahvehaneye ve bir pastaneye yapılan otomatik silahlı saldırılar 25 insanın yaralanmasıyla ve Dede Halil Kaya isimli 61 yaşındaki bir Alevi din adamının öldürülmesiyle neticelenmişti. Saldırganların kimliği teşhis edilemedi; saldırganları taşıyan taksinin şoförü ise daha sonra boğazı kesilmiş bir halde ölü bulundu.
Saldırıdan hemen sonra Cemevi’nin önünde toplanan kitleler polis karakoluna doğru yürüyüşe geçti. Eylem sırasında Mehmet Gündüz polis tarafından katledilirken, yine birçok insan yaralandı. Ertesi gün İstanbul’un her yerinden Aleviler, bir dayanışma göstergesi olarak Gazi’de bir araya geldi; on binleri bulan eylemler sırasında polisle çatışıldı. İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’in polislere ateş açma yetkisi tanımış olmasına rağmen kitleler bariyerleri aştı ve karakolun 200 metre yakınına dek gelebildi. Eylemcilerin karakolu ele geçirmesi yakınken jandarma birliklerinden polise destek geldi. O gün 15 insan öldürüldü. İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu mahallede sokağa çıkma yasağı ilan etti ve daha sonra bu yasağı, eylemlerin sıçradığı ve beş kişinin öldürüldüğü Ümraniye’yi de kapsayacak şekilde genişletti.
Alevilerin polislerle görüşmesi için delege olarak seçtikleri Özlem Tunç işkence gördü ve polis tarafından infaz edilmek istendi. Kafasına ateş açıldı, saçından sürüklenip kaldırımda terk edildi. Tunç’un ölmediği morgda fark edildi; tedavisi üç yıl sürdü.
Gazi Mahallesi’nde 12 Mart akşamı gerçekleştirilen, hem işçi sınıfı hareketine hem de Alevilerin örgütlenme seferberliğine verilen kanlı bir refleksti. 1989 Bahar Eylemleri’ni 1990’lı yıllarda emekçilerin yükselen mücadeleleri izlemişti. Bu sırada Bektaş-ı Veli dernekleri, Pir Sultan Abdal ve yöre dernekleri kuruldu; Aleviler de derinleşen sınıf mücadelesiyle birlikte örgütlenmeye başlamışlardı. Devletin buna cevabı önce 2 Temmuz 1993’teki Sivas Katliamı oldu; Mart 1995’teki Gazi Katliamı da bunun bir devamıydı.
Bugün Aleviler üzerindeki ırkçı ve mezhepçi şiddet ve ayrımcılık varlığını sürdürüyor. Tam da bu nedenle işçi sınıfının temel görevlerinden birisi, halklar arasındaki kardeşliği sağlamak olmayı sürdürüyor.
Yorumlar kapalıdır.