“Tam” kapanmanın ardından: Salgında tünelin ucu göründü mü?
14 Nisan’da günlük 60 binin üstüne çıkan vaka sayısı 23 Mayıs itibarıyla günlük 9 binin altına kadar gerilemiş durumda. İktidar bu sonucu aldığı “sıkı” tedbirlerin ve 17 günlük “tam” kapanmanın başarısı olarak sunmakta.
Peki, gerçekte olan ne?
Öncelikle 29 Nisan – 17 Mayıs arasında gerçek anlamda bir tam kapanmanın olmadığı herkesin malumu. Örneğin bulaşın başta gelen nedeni olan fabrikalar gibi toplu/kapalı çalışma alanlarında üretim hiç durmadı. Milyonlarca işçi emekçi çalışmaya devam etti. Bu şekilde hem kendileri hastalık riskine maruz kaldılar, hem de eve kapatılmış ailelerine virüsü taşımaları söz konusu oldu. Virüsün yayılım zinciri bu nedenle kırılamadı.
“Normalleşme” sürecinin başlamasıyla birlikte riskler daha da artacak. Eğer çok yaygın ve çok hızlı aşılama süreci bir an önce başlatılamazsa önümüzdeki dönemde yeni bir yükseliş kaçınılmaz olacak.
Bu arada nisan ayında 300 binin üzerine çıkan günlük test sayısı mayıs ayında 200 binlere kadar geriledi. Test sayısındaki üçte birlik bu azalma Sağlık Bakanlığı’na göre salgının gerilemesinin bir sonucu. Oysa “hasta sayısı azaldığı için test sayısı da azaldı” diyen bakanlık yanılıyor ve yanıltıyor.
Başından itibaren, TTB ve uzmanlar, Covid-19 testini sadece hastaneye başvuran şikâyet sahipleriyle sınırlamanın yanlışlığı ifade ettiler. Salgının kontrol altına alınabilmesi için bu yanlış test politikası bir an önce değişmeli. Çünkü hastalığı belirtisiz ya da hafif geçirenler çoğunlukta.
Bu nedenle bırakın test sayısını azaltmayı, başta risk sahibi sektörler, çalışanlar olmak üzere toplumda derhal yaygın test uygulamasına geçilmeli. Günlük 200 binlere kadar düşen test sayısı 500 binlerin üzerine çıkarılmalı.
Bütün bu bilgiler ışığında vaka sayısında görece bir azalma olsa da bunun yanıltıcı olduğunu söyleyebiliyoruz. Uzmanlar hiçbir kapanma tedbiri uygulamayan ülkelerde dahi doygunluk noktasına ulaşılması nedeniyle belirli dönemlerde azalmaların yaşandığını belirtiyor.
Nitekim Prof. Dr. Mehmet Ceyhan bu durumu, “Dünyada vakalar aşıdan ve kısıtlamadan bağımsız olarak düşüyor. Bunun nedeni ise virüs doygunluk noktasına ulaşarak piki yaşıyor. Herkeste bağışıklık geliştirdiği için 3 aylık korunma dönemine giriliyor ve vakalar düşmeye başlıyor.” diye açıklıyor.
Kısacası günlük vaka sayılarının 60 binlerden 9 binlere gerilemesinin esas nedeni kapanma değil, yeterli ve yaygın test yapılmaması ile bu döngü.
Maalesef bütün bu gerçeklere rağmen iktidar bir kez daha “biz bu işi çözdük” havasına girmiş durumda.
Hafta boyunca işyerinde, toplu ulaşımda mesafeyi koruması imkânsız olan milyonları akşam ve hafta sonu sokağa çıkma yasaklarıyla eve kapayarak salgının bitmeyeceğini 15 aylık deneyimle artık biliyoruz. Dünyadaki birçok örnek de salgının hangi yolla kontrol altına alınabileceğini, nasıl bitirilebileceğini göstermiş durumda.
Sürekli, yaygın ve çok yüksek sayıda test yapılmalı. Derhal çok hızlı ve çok yaygın bir aşılama başlatılmalı.
Yorumlar kapalıdır.