Tereddüt aşıya mı, iktidara mı?

Başlığa aldanıp bu yazının aşı karşıtlığını övdüğünü, türlü komplo teorilerine yer verdiğini sanan okuyucuyu uyarmak isterim. Bu yazı/yazar/gazete aşı karşıtı değil. Bilakis aşının toplumun en yoksul kesimlerine en öncelikli, hızlı ve yaygın şekilde ulaştırılmasını temel bir sınıf politikası olarak görüyor ve savunuyoruz. Dünyada ve Türkiye’de işçi ve emekçilerin aşıya ulaşmasını engelleyen/geciktiren aşı patent uygulamalarına derhal son verilmesini istiyoruz. Komplo “teorileriyle” ise zaten işimiz olmaz. Kapitalizmin anarşik, kandırmacalı, kaotik yapısını bilen komploculukla vakit kaybetmez.

Yine de söylemeden geçmeyelim; en büyük “komplo”, komploculuğun bizatihi kendisidir. Gerçek sorun ortada dururken (salgın, aşı, patent, hastalanan/ölen milyonlar, krizi fırsata çeviren bir avuç ultra zengin…), buna karşı acilen harekete geçmek gerekirken (tam kapanma/destek, patente son, herkese acil aşı, ultra zenginlerden servet vergisi alınsın, kamu kaynakları kaynağın sahibi olan emekçilerin hizmetine…), bunların hiçbirini görmeme, dert etmeme örneğinde olduğu gibi…

Türkiye nüfusunun iki katı insan hastalanmış ve Bursa nüfusu kadar insan ölmüşken, hâlâ “hastalık yalan, salgın kapan, aşı plan” demek insanların vergileriyle ayakta tuttuğu devletlerden, hükümetlerden yaşam hakkı talebinden vazgeçmesi anlamına geliyor. Hangi kapitalist devlet, hükümet toplumu böylesine apolitik bir pozisyona itecek komplocular istemez? Öyle ya tam sağlık koruması, iş güvencesi, gelir desteği, etkin aşı isteyeceği yerde “hastalık/salgın/aşı hepsi yalan” diyerek böyle boş gevezelik yapanlar olunca iktidarlar için 84 milyonu sorumlu ilan etmek ve sorumluluktan kurtulmak çocuk oyuncağı olsa gerek.

Her şeyde bir şey olduğuna iman etmiş, hiçbir zaman konunun/sorunun kendisiyle ilgilenmemiş komplocu yararsız zihinleri bir kenara bırakalım. Covid-19 gibi hayati bir virüse karşı toplumun azımsanmayacak bir kesiminin, aşı sınırlı ve yetersizken, aşı tedarikinin hızlıca sağlanmasını ve aşılamanın yaygın şekilde yapılmasını talep etmek yerine aşı tereddüdü yaşıyor olmasının nedeni bizatihi kapitalist hükümetlerden kaynaklanıyor. Türkiye’yi örnek alalım. Salgının başından bu yana süreç hiç şeffaf olmadı, halen de değil. Verilen bilgiler yanıltıcıydı, eksikti, kısmiydi. Halen de öyle. Çözüm ve tedbir noktasında sunulan öneri ve kurallar “lebalep” çiğnendi. Sonuç olarak, sıra aşıya geldiğinde insanlar ortada 13 aydır yaşanmış bunca belirsizlik ve şüpheyle “tereddüt” içine girdiler. Çok açık ki tereddüt aşıdan öte iktidarın güven vermeyen politika ve uygulamalarından kaynaklanmakta. Bunu aşmanın yolu, TTB gibi saygın meslek örgütlerinin öncülüğünde, herkesin güven duyacağı tam yetkili ve etkin bir bilim kurulu oluşturarak sürecin yönetilmesidir. Başta aşı tereddüdü olmak üzere birçok sorun bu şekilde aşılacaktır.

Yorumlar kapalıdır.