İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal’den (İUB-DE) Kadınlar
ABD, 30 yıllık işgalden sonra Afganistan’dan mağlup olarak çekildi. “Dünyanın jandarması” rolündeki emperyalizmin yeni bir yenilgisidir bu. Artlarında enkaz halinde bir ülke bıraktılar. Güç, aşırı gerici İslamcı bir hareket olan Taliban’ın eline geçti. Bizzat emperyalizm tarafından yaratılmış bir canavar olan Taliban, 80’li yıllarda SSCB’nin işgaline karşı bir gerilla savaşı yürütmek amacıyla emperyalizm tarafından finanse edilmiştir. İşgalin yenilgiye uğratılması ve SSCB’nin yıkılmasından sonra ABD ve Pentagon Afganistan’daki kontrollerini kaybetmiştir.
Taliban, hüküm sürdüğü 1996-2001 yılları arasında, esas olarak kadınlara karşı vahşice baskı uygulayan teokratik bir hükümetle burjuva İslamcı bir diktatörlük rejimi uyguladı. Şimdi Taliban, Afgan halkının büyük bir bölümünün, özellikle şehirlerde, kadınların ve ülkede yaşayan diğer etnik grupların uğruna direneceği, halkın sahip olduğu kısmi özgürlükleri ve kadın haklarını tasfiye etmeyi planlıyor. Örneğin, 19 Ağustos’ta binlerce kişi İngilizlerden bağımsızlığın kutlandığı ulusal bağımsızlık gününde Afgan bayrağını savunmak için sokaklara döküldü ve Taliban tarafından bastırıldı.
Kabil Havaalanı’ndan kız çocuklarıyla kaçmaya çalışan çaresiz kadınların görüntüleri, dünyanın dört bir yanında Taliban rejimine karşı Afgan direnişini ilgiyle takip eden kadın hareketini mücadele etmekten hiçbir zaman alıkoymayacak. Afgan kadınları kaçmaya çalışıyor çünkü 90’lı yıllarda Kuran’ı en baskıcı bir biçimde dikte eden Taliban’ın, kadınları burka giymeye zorlayan, yanlarında erkek olmadan sokağa çıkmalarını, ev dışında çalışmalarını veya okumalarını yasaklayan uygulamaları ve daha birçok zulmü hâlâ hafızalarda.
Yirmi yıllık emperyalist işgalde, hem ABD hem de NATO bölgeyi bombaladı, sivilleri öldürdü ve sistematik olarak insan haklarını ihlal etti. Bu işgal milyonlarca Afgan’ı evlerinden kovdu ve Avrupa Birliği’nin sistematik olarak sınırlarını kapatması ve göç kontrolünü Türkiye gibi diğer ülkelere devretmesiyle milyonlarca mülteciyi insanlık dışı yaşam koşullarına sahip kamplara mahkûm etti. Ve AB’ye girmeyi başaranlar, daha fazla sömürülmek için temel haklarından mahrum bırakıldılar. Aslında, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron gibi emperyalizmin sözcüleri, amaçlarının Avrupa’ya yönelik göç akınındaki artışı durdurmak olduğunu açıkladılar.
Bu politikayı kınıyor ve reddediyoruz, tüm hakların sağlanarak sınırların açılmasını savunuyoruz. Özelde kadınlar ve genel olarak Afgan halkı için çözümün, ülkeyi işgal eden ve yok eden ABD emperyalizmden gelmeyeceği açıktır. Fakat aynı şekilde çözüm Taliban’dan ve onların köktenci ve kadın düşmanı hareketinden de gelmeyecektir.
Ülke çapında askeri kontrole sahip olan Taliban İslamcı hareketi, Afganistan İslam Emirliği olarak adlandıracağı İslam ve şeriat hukukunun aşırı gerici yorumu altında teokratik bir devlet kurmayı hedefliyor. Bir dinin araçsal kullanımıyla, Afgan kadınların özgürlüklerinde ve haklarında bir gerileme dayatacak ve bu da kapitalizmin ataerkil toplumsal ilişkilerine özgü baskı ve eşitsizliği pekiştirecektir. Ev dışında çalışmanın engellenmesi, vücudunun herhangi bir yerini göstermenin veya makyaj yapmanın, topluluk içinde konuşmanın veya gülmenin yasaklanması, spor faaliyetlerine katılamama ve daha önceki iktidarları döneminde uyguladıkları diğer kadın düşmanı politikaları yeniden hayata geçirmeye çalışacaklar.
Afgan kadınların yaşamları, işleri ve bedenleri üzerinde tahakküm kurma girişimi karşısında cevaplarının oturup beklemek olmayacağına dair inancımız tam. Sokakları kuşatan ve yeni aşırı gericiliği dayatmaktan sorumlu Taliban rejimi milislerinin silahlı varlığı karşısında; özgürlük ve haklarına dönük saldırıyı reddetmek için takdire şayan bir cesaretle gerçekleştirdikleri örgütlenme, protesto ve yürüyüşleri çok önemsiyoruz.
1990’ların baskılarına geri dönüşü engellemek ve bağımsızlıklarını, eşitliklerini ve özgürlüklerini elde etmek için yeni hükümete karşı mücadele veren kadınlarla ve tüm Afgan halkıyla uluslararası dayanışma çağrısında bulunuyoruz. Afgan halkının, kadınların ve muhaliflerin özgürlüğünün, ancak sosyalizme tam haklarla ilerleyen bir işçi sınıfı hükümetiyle gerçekten garanti altına alınabileceğini biliyoruz.
Sosyalist feministler olarak Afgan kadınların Taliban’a karşı her türlü direnişini ve örgütlenmesini sahipleniyoruz. Afgan kadınların mücadelesi bizim de mücadelemizdir. Birçok batı ülkesindeki aşırı sağ ve sağın, kadına yönelik şiddetin politik niteliğini reddeden, cinsel eğitim ve üreme eğitimini sorgulayan ve iptal eden, cinsiyete dayalı iş ayrımcılığının varlığını reddeden, kürtajın yasallaştırılmasını reddeden, cinsel istismarı görmezden gelen ve hatta meşrulaştıran, yeniden üretim işlerinin tanınmasına karşı çıkan, bakım işlerinin eşit dağılımını ve çocuk terki olgusunu alaya almak gibi kadınlara karşı aşırı gerici bir ataerkil politika geliştiren Evanjelik ve Katolik köktendinci dini hareketlere yönelik sürdürdüğü sağlam desteği kınıyoruz.
İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE) olarak tüm uluslararası kadın hareketini bu mücadeleye eşlik etmeye ve teokratik diktatörlüğe ve tüm emperyalist müdahalelere karşı zafer kazanması için onunla dayanışmaya çağırıyoruz.
#TodasSomosAfganas (#HepimizAfganız)
20 Ağustos 2021
Yorumlar kapalıdır.