Salgınla mücadelede kaybedecek bir günümüz dahi yok!

Resmi olarak açıklanan günlük koronavirüs vaka sayıları 30 binlere dayandı. Virüs yayılımı yeniden gözle görülür bir yükseliş sürecine girdi. Pandemiyle mücadeleden birinci derecede sorumlu olan, kamunun bütçesini kullanarak kamu adına bütün planlamaları yapmaktan ve tüm gereksinimleri karşılamaktan sorumlu olan Sağlık Bakanı herkesi tedbirlere uymaya davet ediyor. Oysa salgında son durum, bireysel tedbirlere terk edilemeyecek vaziyette.

İlk vakanın çıktığı günden bugüne 18 ay geçti. Aç-kapa tedbirlerle yol alınamadığı, toplumsal aşılama ve tarama testlerinin yaygınlaşmasıyla virüsün kontrol edilebilir bir düzeye geldiğini dünyadaki diğer örneklerden görmek mümkün. Türkiye’de ise bilanço ağır. AVM’lerin açık tutulması pahasına kapatılan okullar yüzünden 22 bin çocuk eğitim hakkından mahrum kaldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2020-2021 istatistiklerine göre ise en az 155 bin 938 öğrenci örgün eğitimin dışına çıktı. Sonuçta Türkiye, OECD ülkeleri arasında Meksika’dan sonra okulların en uzun süre kapalı kaldığı ikinci ülke oldu. Gelinen noktada çocukların maruz kaldıkları fiziksel, ruhsal ve toplumsal zararlar fark edildi ve velilerin, toplumsal muhalefetin basıncıyla hızlıca okulların açılmasına karar verildi.

Alınmayan önlemlerin gölgesinde yüz yüze eğitim

Yüz yüze eğitimde üçüncü haftada 774 sınıf karantinaya alındı. Kaç çocuğun hastaneye kaldırıldığını ya da durumu ağırlaşan öğrenciler olup olmadığını bilmiyoruz. Camı penceresi olmayan sınıflarda 30’dan fazla öğrencinin eğitim almaya çalıştığını görüyoruz. Çocuklarımızın hayatı idarecilerin keyfiyetine terk edilemez. Velilerin, öğretmenlerin, okul çalışanlarının muhatap alındığı, eksiklerin tespit edildiği, önlemlerin tartışıldığı kurullara ihtiyacımız var.

Yapılacaklar belli; öğrenci sayılarının sınıf kapasitelerine uygun olarak azaltılması, atanmayı bekleyen öğretmenlerin derhal istihdam edilmesi, ek yeni binaların hizmete alınması, gerekli hijyenin sağlanması için yeterli sayıda temizlik personelinin işe alınması gerekiyor. Okulların fiziki koşullarının salgınla mücadeleye uygun hale getirilmesi için bütçe ayrılması, temizlik personeli yanı sıra okula giriş-çıkış yapan herkesin HES kontrollerini yapacak ek personelin işe alınması, hızlı ücretsiz tarama testlerinin yaygınlaştırılması ve aşının öneminin anlatılması gerekiyor. Bunlardan bahsetmeyen tüm konuşmalar “aç-kapa” oyununu sürdürmek niyetinde ve kamu sağlığını hiçe sayarak suç işlemektedir.

MEB’in kendi beyanıyla 170 bin öğretmen açığı var, ancak Cumhurbaşkanlığı gelecek yıl şubat ayında 15 bin öğretmen ataması yapılacağını açıkladı. Salgınla mücadelede kaybedecek bir günümüz dahi yokken insan soruyor, neden 15 bin ve neden şubat bekleniyor? Salgınla mücadeleyle Tek Adam rejimiyle mücadele her geçen gün daha fazla iç içe geçiyor.

Yorumlar kapalıdır.